Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Lütfen mavi renkteki Arapça herhangi bir kelimeyi tıklayınız.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 Surah :  46 - AhkafGörüntülenen ayet : 26 | 35 - Sure No: 46
Önceki [46:25]< >[46:27] Sonraki
1.
[46:26]
veleḳad mekkennâhüm fîmâ im mekkennâküm fîhi vece`alnâ lehüm sem`av veebṣârav veef'ideh. femâ agnâ `anhüm sem`uhüm velâ ebṣâruhüm velâ ef'idetühüm min şey'in iẕ kânû yecḥadûne biâyâti-llâhi veḥâḳa bihim mâ kânû bihî yestehziûn.ولقد مكناهم فيما إن مكناكم فيه وجعلنا لهم سمعا وأبصارا وأفئدة فما أغنى عنهم سمعهم ولا أبصارهم ولا أفئدتهم من شيء إذ كانوا يجحدون بآيات الله وحاق بهم ما كانوا به يستهزئون
وَلَقَدْ مَكَّنَّاهُمْ فِيمَا إِن مَّكَّنَّاكُمْ فِيهِ وَجَعَلْنَا لَهُمْ سَمْعًا وَأَبْصَارًا وَأَفْئِدَةً فَمَا أَغْنَى عَنْهُمْ سَمْعُهُمْ وَلَا أَبْصَارُهُمْ وَلَا أَفْئِدَتُهُم مِّن شَيْءٍ إِذْ كَانُوا يَجْحَدُونَ بِآيَاتِ اللَّهِ وَحَاقَ بِهِم مَّا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِؤُون
Elmalılı And olsun ki, biz onlara size vermediğimiz imkanlar vermiştik. Onlara kulaklar, gözler ve kalpler vermiştik. Fakat kulakları, gözleri ve kalpleri onlara hiçbir fayda sağlamadı. Çünkü onlar Allah'ın âyetlerini bile bile inkâr ediyorlardı. Alay etmekte oldukları şey de onları sarıp kuşattı.
Y. AliAnd We had firmly established them in a (prosperity and) power which We have not given to you (ye Quraish!) and We had endowed them with (faculties of) hearing, seeing, heart and intellect: but of no profit to them were their (faculties of) hearing, sight, and heart and intellect, when they went on rejecting the Signs of Allah; and they were (completely) encircled by that which they used to mock at!
 Words| ولقد - And certainly,| مكناهم - We had established them| فيما - in what| إن - not| مكناكم - We have established you| فيه - in it,| وجعلنا - and We made| لهم - for them| سمعا - hearing| وأبصارا - and vision| وأفئدة - and hearts.| فما - But not| أغنى - availed| عنهم - them| سمعهم - their hearing| ولا - and not| أبصارهم - their vision| ولا - and not| أفئدتهم - their hearts| من - any| شيء - thing,| إذ - when| كانوا - they were| يجحدون - rejecting| بآيات - (the) Signs| الله - (of) Allah| وحاق - and enveloped| بهم - them| ما - what| كانوا - they used to| به - [at it]| يستهزئون - ridicule.|
PickthalAnd verily We had empowered them with that wherewith We have not empowered you, and had assigned them ears and eyes and hearts; but their ears and eyes and hearts availed them naught since they denied the revelations of Allah; and what they used to mock befell them.
Arberry And We had established them in that wherein We have not established you, and We appointed for them hearing, and sight, and hearts; and yet their hearing, their sight and their hearts availed them nothing, since they denied the signs of God, and they were encompassed by that they mocked at.
ShakirAnd certainly We had established them in what We have not established you in, and We had given-- them ears and eyes and hearts, but neither their ears, nor their eyes, nor their hearts availed them aught, since they denied the communications of Allah, and that which they mocked encompassed them.
Free MindsAnd We had established them in the same way as We established you, and provided them with the hearing, and the eyesight, and the heart. But their hearing, eyesight, and hearts did not help them at all. This is because they used to disregard God's revelations, and they were stricken by that which they used to mock!
Qaribullah And We had established them in that which We have not established you, and We made for them hearing, sight, and hearts, but their hearing, sight, and hearts did not help them a thing, because they disbelieved the signs of Allah. And what they mocked encompassed them.
AsadAnd yet, We had established them securely in a manner in which We have never established you, [O people of later times;] [This relates in the first instance to the pagan contemporaries of the Prophet, but applies to later generations as well. The tribe of Ad was the unchallenged lords in the vast region in which they lived (cf. 89:8 - "the like of whom has never been reared in all the land"). Moreover, the social conditions of their time were so simple and so free of the many uncertainties and dangers which beset people of higher civilizations that they could be regarded as more "securely established" on earth than people of later, more complex times.] and We had endowed them with hearing, and sight, and [knowledgeable] hearts: [I.e., intellect and feeling, both of which are comprised in the noun fuad.] but neither their hearing, nor their sight, nor their hearts were of the least avail to them, seeing that they went on rejecting God's messages; and [in the end] they were overwhelmed [Lit., "enfolded".] by the very thing which they had been wont to deride.
Diyanet VakfıAndolsun ki, onlara da size vermediğimiz kudret ve serveti vermiştik. Kendilerine kulaklar, gözler ve kalpler vermiştik. Fakat kulakları, gözleri ve kalpleri kendilerine bir fayda sağlamadı. Zira bile bile Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlardı. Alay edip durdukları şey, kendilerini kuşatıverdi.
DiyanetAnd olsun ki onlara, size vermediğimiz servet ve imkanı vermiştik. Onlara kulaklar, gözler ve kalbler vermiştik; ama kulakları, gözleri ve kalbleri onlara bir fayda sağlamadı, zira, Allah'ın ayetlerini bile bile inkar ediyorlardı, alaya aldıkları şeyler onları kuşatıp yokediverdi.
Edip YükselSizi yerleştirmediğimiz yerlere yerleştirmiştik onları. Onlara işitme ve görme duyuları ile beyinler vermiştik. ALLAH'ın ayet ve mucizelerini bile bile inkar ettikleri için ne işitme, ne görme duyuları ve ne de beyinleri onlara hiç bir yarar sağlamadı. Alaya aldıkları şeyler kendilerini çepeçevre kuşatıverdi.
Suat YıldırımGerçekten, Biz onlara, size vermediğimiz imkânlar vermiştik.Kulaklar, gözler ve gönüller lütfetmiştik kendilerine.Fakat ne kulakları, ne gözleri, ne de gönülleri kendilerine hiçbir fayda vermedi.Çünkü onlar Allah'ın âyetlerini bile bile, inatla inkâr ediyorlardı.Neticede alaya aldıkları o azap kendilerini her taraftan sarıverdi.
Yaşar Nuri ÖztürkYemin olsun, onlara, size vermediğimiz imkân ve kudreti vermiştik. Onlar için işitme gücü, gözler ve gönüller oluşturmuştuk. Fakat, işitme güçleri de gözleri de gönülleri de kendilerine hiçbir yarar sağlamadı/kendilerinden hiçbir şeyi uzaklaştıramadı; çünkü ayetlerimize karşı direniyorlardı. Ve alaya aldıkları şey, onları kuşatıp sardı.
Abdulbaki GölpınarlıVe andolsun ki biz onlara, size vermediğimiz gücükuvveti vermiştik ve onlara kulak, göz ve gönül vermiştik; derken Allah'ın delillerini, bilebile inkar ettikleri zaman onlara gelen azabı, ne kulakları menedebilmişti ve ne gözleri ve ne gönülleri ve alay ettikleri, başlarına gelmişti.
Ali BulaçAndolsun, Biz onları, sizleri kendisinde yerleşik kılmadığımız yerlerde (size vermediğimiz güç ve iktidar imkanlarıyla) yerleşik kıldık ve onlara işitme, görme (duygularını) ve gönüller verdik. Ancak ne işitme, ne görme (duyuları) ve ne gönülleri kendilerine herhangi bir şey sağlamadı. Çünkü onlar, Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlardı. Alay konusu edindikleri şey, onları sarıp-kuşattı.
Süleyman AteşOnlara size vermediğimiz servet ve kuvveti vermiştik, onlara kulaklar, gözler ve gönüller yaratmıştık. Fakat ne kulakları, ne gözleri ne de gönülleri kendilerine bir yarar sağladı. Zira (düşünüp ibret almıyorlar, tersine) bile bile Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlardı. Ve alay edip durdukları şey, kendilerini kuşatıverdi.
Önceki [46:25]< >[46:27] Sonraki
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17