1. [45:22] | veḫaleḳa-llâhü-ssemâvâti vel'arḍa bilḥaḳḳi velitüczâ küllü nefsim bimâ kesebet vehüm lâ yużlemûn. | وخلق الله السماوات والأرض بالحق ولتجزى كل نفس بما كسبت وهم لا يظلمون وَخَلَقَ اللَّهُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ بِالْحَقِّ وَلِتُجْزَى كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ |
---|
Elmalılı | Halbuki Allah, gökleri ve yeri hak ile yarattı. Hem de herkese yaptığının karşılığı verilmek üzere, onlara asla haksızlık edilmez. |
Y. Ali | Allah created the heavens and the earth for just ends, and in order that each soul may find the recompense of what it has earned, and none of them be wronged.
|
Words | | وخلق - And Allah created| الله - And Allah created| السماوات - the heavens| والأرض - and the earth| بالحق - in truth| ولتجزى - and that may be recompensed| كل - every| نفس - soul| بما - for what| كسبت - it has earned,| وهم - and they| لا - will not be wronged.| يظلمون - will not be wronged.| |
Pickthal | And Allah hath created the heavens and the earth with truth, and that every soul may be repaid what it hath earned. And they will not be wronged. |
Arberry | God created the heavens and the earth in truth, and that every soul may be recompensed for what it has earned; they shall not be wronged. |
Shakir | And Allah created the heavens and the earth with truth and that every soul may be rewarded for what it has earned and they shall not be wronged. |
Free Minds | And God created the heavens and the Earth with truth, and so that every soul may be recompensed for whatever it earned, and they will not be wronged. |
Qaribullah | Allah created the heavens and the earth in truth and that each soul shall be recompensed for what it earned, they shall not be wronged. |
Asad | for, God has created the heavens and the earth in accordance with [an inner] truth, and [has therefore willed] that every human being shall be recompensed for what he has earned and none shall be wronged. [See note on 10:5. The implication is that without a differentiation between right and wrong - or true and false - there would be no "inner truth" in the concept of a divinely-planned creation.] |
Diyanet Vakfı | Allah, gökleri ve yeri yerli yerince yaratmıştır. Böylece herkes kazancına göre karşılık görür. Onlara haksızlık edilmez. |
Diyanet | Allah gökleri ve yeri gerçekle yaratmıştır; her cana, kazandığının karşılığı verilir, onlara zulmedilmez. |
Edip Yüksel | ALLAH gökleri ve yeri belli bir amaç için yarattı ki her can, kazandığının karşılığını haksızlığa uğramadan görsün. |
Suat Yıldırım | Halbuki Allah gökleri ve yeri hikmetle, gerçek bir maksatla ve bir de herkes ne kazanmışsa, kendilerine asla haksızlık edilmeksizin, ona göre karşılık görmesi için yaratmıştır. |
Yaşar Nuri Öztürk | Ve Allah, gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Ta ki her benlik, kazancının karşılığıyla, hiç kimse zulme uğratılmaksızın, yüz yüze getirilsin. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Ve halketmiştir Allah gökleri ve yeryüzünü gerçek olarak ve herkes, kazancına göre karşılık bulsun diye ve onlara zulmedilmez. |
Ali Bulaç | Allah, gökleri ve yeri hak olarak yarattı; öyle ki, her nefis kazandıklarıyla karşılık görsün. Onlara zulmedilmez. |
Süleyman Ateş | Allah, gökleri ve yeri gerçek olarak yaratmıştır ki her can, kazandığıyle cezalandırılsın, kimseye haksızlık edilmez. |
Önceki [45:21]< >[45:23] Sonraki |