1. [42:52] | vekeẕâlike evḥaynâ ileyke rûḥam min emrinâ. mâ künte tedrî me-lkitâbü vele-l'îmânü velâkin ce`alnâhü nûran nehdî bihî men neşâü min `ibâdinâ. veinneke letehdî ilâ ṣirâṭim müsteḳîm. | وكذلك أوحينا إليك روحا من أمرنا ما كنت تدري ما الكتاب ولا الإيمان ولكن جعلناه نورا نهدي به من نشاء من عبادنا وإنك لتهدي إلى صراط مستقيم وَكَذَلِكَ أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ رُوحًا مِّنْ أَمْرِنَا مَا كُنتَ تَدْرِي مَا الْكِتَابُ وَلَا الْإِيْمَانُ وَلَكِن جَعَلْنَاهُ نُورًا نَّهْدِي بِهِ مَنْ نَّشَاءُ مِنْ عِبَادِنَا وَإِنَّكَ لَتَهْدِي إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ |
---|
Elmalılı | İşte biz böylece sana da emrimizden Kur'ân'ı vahyettik. Yoksa sen kitap nedir? İman nedir? bilmiyordun. Fakat biz onu bir nur kıldık. Onunla kullarımızdan dilediğimizi doğru yola iletiyoruz. Şüphesiz ki sen de insanları doğru bir yola götürüyorsun. | Y. Ali | And thus have We, by Our Command, sent inspiration to thee: thou knewest not (before) what was Revelation, and what was Faith; but We have made the (Qur'an) a Light, wherewith We guide such of Our servants as We will; and verily thou dost guide (men) to the Straight Way,-
| Words | | وكذلك - And thus| أوحينا - We have revealed| إليك - to you| روحا - an inspiration| من - by| أمرنا - Our Command.| ما - Not| كنت - (did) you| تدري - know| ما - what| الكتاب - the Book (is)| ولا - and not| الإيمان - the faith.| ولكن - But| جعلناه - We have made it| نورا - a light,| نهدي - We guide| به - with it| من - whom| نشاء - We will| من - of| عبادنا - Our slaves.| وإنك - And indeed, you| لتهدي - surely guide| إلى - to| صراط - (the) Path| مستقيم - Straight,| | Pickthal | And thus have We inspired in thee (Muhammad) a Spirit of Our command. Thou knewest not what the Scripture was, nor what the Faith. But We have made it a light whereby We guide whom We will of Our bondmen. And lo! thou verily dost guide unto a right path, | Arberry | Even so We have revealed to thee a Spirit of Our bidding. Thou knewest not what the Book was, nor belief; but We made it a light, whereby We guide whom We will of Our servants. And thou, surely thou shalt guide unto a straight path -- | Shakir | And thus did We reveal to you an inspired book by Our command. You did not know what the Book was, nor (what) the faith (was), but We made it a light, guiding thereby whom We please of Our servants; and most surely you show the way to the right path: | Free Minds | And thus, We inspired to you a revelation of Our command. You did not know what was the Scripture, nor what was faith. Yet, We made this a light to guide whomever We wish from among Our servants. Surely, you guide to a straight path. | Qaribullah | As such We have revealed to you (Prophet Muhammad) a spirit (the revelation of the Koran) from Our Ordinance. You did not know what the Book was, nor belief, but We made it a light whereby We guide those of Our worshipers whom We will. And you (Prophet Muhammad), you, surely guide to a Straight Path. | Asad | And thus, too, [I.e., in all the three ways mentioned in the preceding verse.] [O Muhammad,] have We revealed unto thee a life-giving message, [coming] at Our behest. [The term ruh (lit., "spirit" or "soul") has in the Quran often the meaning of "divine inspiration" (see note on 16:2). In the present context, it evidently denotes the contents of the divine inspiration bestowed on the Prophet Muhammad, i.e., the Quran (Tabari, Zamakhshari, Razi, Ibn Kathir), which is meant to lead man to a more intensive spiritual life: hence my above rendering.] [Ere this message came unto thee,] thou didst not know what revelation is, nor what faith [implies]: [I.e., that the very concept of "faith" implies man's complete self-surrender (islam) to God.] but [now] We have caused this [message] to be a light, whereby We guide whom We will of Our ser | Diyanet Vakfı | İşte böylece sana da emrimizle Kur'an'ı vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz ki sen doğru bir yolu göstermektesin. | Diyanet | İşte sana da buyruğumuzla Cebrail'i gönderdik; sen Kitap nedir, iman nedir önceleri bilmezdin, fakat Biz onu, kullarımızdan dilediğimizi onunla doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz sen de insanlara, göklerde ve yerde ne varsa kendisininolan Allah'ın yolunu, doğru yolu göstermektesin. İyi bilin ki işler sonunda Allah'a döner. | Edip Yüksel | Biz böylece sana katımızdan bir ruh vahyettik. Sen kitap nedir iman nedir bilmezdin. Ancak onu, dilediğimiz kulları doğruya ulaştıran bir ışık kıldık. Sen elbette doğru yola kılavuzluk ediyorsun. | Suat Yıldırım | İşte böylece sana da emrimizden bir rûh vahyettik. Halbuki sen daha önce kitap nedir, iman nedir bilmezdin.Lâkin Biz onu, kullarımızdan dilediklerimize doğru yolu gösteren bir nûr kıldık.Sen gerçekten insanlara doğru yolu gösterirsin. [41,44; 4,174] | Yaşar Nuri Öztürk | İşte böylece sana da emrimizden bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle kılavuzladığımız bir nur yaptık. Hiç kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yola kılavuzluk etmektesin. | Abdulbaki Gölpınarlı | Ve işte biz, emrimizle sana böylece Ruh'u gönderdik de vahyettik; ne kitap nedir, bilirdin, ne de iman ve fakat onu, kullarımızdan dilediğimizi doğru yola sevk eden bir nur olarak yarattık ve şüphe yok ki sen de elbette doğru yola sevk edersin. | Ali Bulaç | Böylece sana emrimizden bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmiyordun. Ancak Biz onu bir nur kıldık; onunla kullarımızdan dilediklerimizi hidayete erdiririz. Şüphesiz sen, dosdoğru olan bir yola yöneltip-iletiyorsun. | Süleyman Ateş | İşte sana da böyle emrimizden bir ruh (gönüllere can veren bir söz) vahyettik. Sen Kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi, doğru yola ilettiğimiz bir nur yaptık. Şüphesiz sen, doğru yola götürüyorsun: | Önceki [42:51]< >[42:53] Sonraki |
|