1. [4:109] | hâentüm hâülâi câdeltüm `anhüm fi-lḥayâti-ddünyâ femey yücâdilü-llâhe `anhüm yevme-lḳiyâmeti em mey yekûnü `aleyhim vekîlâ. | ها أنتم هؤلاء جادلتم عنهم في الحياة الدنيا فمن يجادل الله عنهم يوم القيامة أم من يكون عليهم وكيلا هَاأَنتُمْ هَـؤُلاَءِ جَادَلْتُمْ عَنْهُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فَمَن يُجَادِلُ اللّهَ عَنْهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَم مَّن يَكُونُ عَلَيْهِمْ وَكِيلاً |
---|
Elmalılı | Haydi siz dünya hayatında onları savunuverdiniz (diyelim). Peki kıyamet gününde Allah'ın huzurunda onları kim savunacaktır? Yahut onlara kim vekil olacaktır? |
Y. Ali | Ah! These are the sort of men on whose behalf ye may contend in this world; but who will contend with Allah on their behalf on the Day of Judgment, or who will carry their affairs through?
|
Words | | ها - Here| أنتم - You are| هؤلاء - those who| جادلتم - [you] argue| عنهم - for them| في - in| الحياة - the life| الدنيا - (of) the world,| فمن - but who| يجادل - will argue| الله - (with) Allah| عنهم - for them| يوم - (on the) Day| القيامة - (of) [the] Resurrection| أم - or| من - who| يكون - will be| عليهم - [over them]| وكيلا - (their) defender.| |
Pickthal | Ho! ye are they who pleaded for them in the life of the world. But who will plead with Allah for them on the Day of Resurrection, or who will then be their defender? |
Arberry | Ha, there you are; you have disputed on their behalf in the present life; but who will dispute with God on their behalf on the Resurrection Day, or who will be a guardian for them? |
Shakir | Behold! you are they who (may) plead for them in this world's life, but who will plead for them with Allah on the resurrection day, or who shall be their protector? |
Free Minds | Here you are arguing on their behalf in this world, but who will argue on their behalf with God on the Day of Resurrection? or who will be their sponsor? |
Qaribullah | There you are, you have argued on their behalf in the worldly life, but who will argue with Allah on their behalf on the Day of Resurrection! Or who will be a guardian for them? |
Asad | Oh, you might well argue in their behalf in the life of this world: but who will argue in their behalf with God on the Day of Resurrection, or who will be their defender? |
Diyanet Vakfı | Haydi siz dünya hayatında onlara taraf çıkıp savundunuz, ya kıyamet günü Allah'a karşı onları kim savunacak yahut onlara kim vekil olacak? |
Diyanet | İşte siz dünya hayatında onları savunuyorsunuz ama, kıyamet günü onları Allah'a karşı kim savunacak? Veya onların vekaletini kim üzerine alacaktır? |
Edip Yüksel | İşte sizler bu tür kişileri dünya hayatında savunuyorsunuz. Peki, diriliş gününde ALLAH'a karşı kim onları savunacak? Ya da kim onlara avukat olacak? |
Suat Yıldırım | Haydi diyelim, siz bu dünya hayatı bakımından onları savundunuz, peki yarın kıyamet günü kim Allah'a karşı onları savunacak? Yahut kim onların vekili olacak? |
Yaşar Nuri Öztürk | Diyelim, siz onlar için dünya hayatında mücadele verdiniz. Peki, kıyamet günü Allah'a karşı onlar için kim mücadele verir, onlar hakkında kim vekillik yapar? |
Abdulbaki Gölpınarlı | İşte siz o kişilersiniz ki dünya hayatında onları tuttunuz, onlar için uğraştınız; fakat kıyamet gününde, Allah'a karşı kim savunacak onları, yahut kim koruyacak onları? |
Ali Bulaç | İşte siz böylesiniz; dünya hayatında onlardan yana mücadele ettiniz. Peki kıyamet günü onlardan yana Allah'a mücadele edecek kimdir? Ya da onlara vekil olacak kimdir? |
Süleyman Ateş | Haydi siz, dünya hayatında onları savundunuz; ya kıyamet günü onları Allah'a karşı kim savunacak, ya da kim onlara vekil olacak? |
Önceki [4:108]< >[4:110] Sonraki |