1. [21:45] | ḳul innemâ ünẕiruküm bilvaḥy. velâ yesme`u-ṣṣummü-ddü`âe iẕâ mâ yünẕerûn. | قل إنما أنذركم بالوحي ولا يسمع الصم الدعاء إذا ما ينذرون قُلْ إِنَّمَا أُنذِرُكُم بِالْوَحْيِ وَلَا يَسْمَعُ الصُّمُّ الدُّعَاءَ إِذَا مَا يُنذَرُونَ |
---|
Elmalılı | De ki: "Ben sizi ancak vahiyle korkutup uyarıyorum," uyarıldıkları zaman sağırlar çağrıyı duymazlar. |
Y. Ali | Say, "I do but warn you according to revelation": But the deaf will not hear the call, (even) when they are warned!
|
Words | | قل - Say,| إنما - "Only| أنذركم - I warn you| بالوحي - by the revelation."| ولا - But not| يسمع - hear| الصم - the deaf| الدعاء - the call| إذا - when| ما - when| ينذرون - they are warned.| |
Pickthal | Say (O Muhammad, unto mankind): I warn you only by the Inspiration. But the deaf hear not the call when they are warned. |
Arberry | Say: 'I warn you only by the Revelation'; but they that are deaf do not hear the call when they are warned. |
Shakir | Say: I warn you only by revelation; and the deaf do not hear the call whenever they are warned. |
Free Minds | Say: "I am merely warning you with the inspiration." But the deaf do not hear the call when they are being warned. |
Qaribullah | Say: 'I warn you only by the Revelation. ' But the deaf hear nothing when they are warned. |
Asad | SAY [unto all men]: "1 but warn you on the strength of divine revelation!" But the deaf [of heart] will not hearken to this call, however often they are warned. [Lit., "whenever they are warned".] |
Diyanet Vakfı | De ki: Ben, sadece, vahiy ile sizi ikaz ediyorum. Fakat, sağır olanlar, ikaz edildikleri zaman bu çağrıyı duymazlar. |
Diyanet | De ki: "Ben ancak sizi vahy ile uyarıyorum" Uyarıldıkları zaman, sağırlar çağrıyı duymazlar. |
Edip Yüksel | "Ben sizi ancak vahiy ile uyarıyorum," de. Ne var ki, sağırlar uyarıldıkları vakit çağrıyı işitmez. |
Suat Yıldırım | De ki: “Ben Sizi sadece vahiyle uyarıyorum. Fakat belli ki sağırlar ikaz edildikleri zaman bu çağrıyı duyamazlar.” |
Yaşar Nuri Öztürk | De ki: "Ben sizi ancak vahiyle uyarıyorum." Ama sağırlar, uyarıldıklarında çağrıyı işitmezler ki! |
Abdulbaki Gölpınarlı | De ki: Ben sizi vahiyle korkutup duruyorum ancak, fakat sağırlar, korkutuldukları zaman da kendilerini davet edenin sözünü duymazlar. |
Ali Bulaç | De ki: "Ben sizi yalnızca vahy ile uyarıp-korkutuyorum. Ancak sağır olanlar, uyarıldıklarında çağrıyı işitmezler." |
Süleyman Ateş | De ki: "Ben ancak sizi vahiyle uyarıyorum. Ama sağır(lar) uyarıldıkları zaman çağırıyı işitmez(ler)." |
Önceki [21:44]< >[21:46] Sonraki |