1. [17:96] | ḳul kefâ billâhi şehîdem beynî vebeyneküm. innehû kâne bi`ibâdihî ḫabîram beṣîrâ. | قل كفى بالله شهيدا بيني وبينكم إنه كان بعباده خبيرا بصيرا قُلْ كَفَى بِاللّهِ شَهِيدًا بَيْنِي وَبَيْنَكُمْ إِنَّهُ كَانَ بِعِبَادِهِ خَبِيرًا بَصِيرًا |
---|
Elmalılı | De ki: "Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. Çünkü O, kullarının yaptığından haberdardır, yaptıklarını çok iyi görendir." |
Y. Ali | Say: "Enough is Allah for a witness between me and you: for He is well acquainted with His servants, and He sees (all things).
|
Words | | قل - Say,| كفى - "Sufficient is| بالله - Allah| شهيدا - (as) a witness| بيني - between me| وبينكم - and between you.| إنه - Indeed, He| كان - is| بعباده - of His slaves| خبيرا - All-Aware,| بصيرا - All-Seer."| |
Pickthal | Say: Allah sufficeth for a witness between me and you. Lo! He is Knower, Seer of His slaves. |
Arberry | Say: 'God suffices as a witness between me and you; surely He is aware of and sees His servants.' |
Shakir | Say: Allah suffices as a witness between me and you; surely He is Aware of His servants, Seeing. |
Free Minds | Say: "God suffices as a witness between me and you. He is Expert and Watcher over His servants." |
Qaribullah | Say: 'Allah is sufficient as a witness between me and you. He knows and observes His worshipers. ' |
Asad | Say: "None can bear witness between me and you as God does: verily, fully aware is He of His creatures, and He sees all [that is in their hearts]." |
Diyanet Vakfı | De ki: Benimle sizin aranızda gerçek şahit olarak Allah kafidir. Zira O, kullarını hakikaten bilip görmektedir. |
Diyanet | De ki: "Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. Doğrusu O, kullarını görür, haberdardır." |
Edip Yüksel | De ki: "Benimle sizin aranızda ALLAH tanıktır. O, kullarından haber alır, görür." |
Suat Yıldırım | De ki: “Sizinle benim aramda şahit olarak Allah yeter! Doğrusu O kullarının bütün hallerini bilip görmektedir.” [6,19; 69,44-46] |
Yaşar Nuri Öztürk | De ki: "Benimle sizin aranızda tanık olarak Allah yeter. O, kullarından haberdardır, onları görmektedir." |
Abdulbaki Gölpınarlı | De ki: Benimle sizin aranızda tanık olarak Allah yeter; şüphe yok ki o, kullarından haberdardır, onları görür. |
Ali Bulaç | De ki: "Benimle aranızda şahid olarak Allah yeter; kuşkusuz O, kullarından gerçeğiyle haberdardır, görendir." |
Süleyman Ateş | De ki: "Benimle sizin aranızda şahid olarak Allah yeter. O, kulları(nın halleri)ni haber alır, görür." |
Önceki [17:95]< >[17:97] Sonraki |