1. [15:76] | veinnehâ lebisebîlim müḳîm. | وإنها لبسبيل مقيم وَإِنَّهَا لَبِسَبِيلٍ مُّقيمٍ |
---|
Elmalılı | Hem o Lût kavminin bulunduğu şehir harabesi bir yol üzerinde bulunmaktadır. |
Y. Ali | And the (cities were) right on the high-road.
|
Words | | وإنها - And indeed, it| لبسبيل - (is) on a road| مقيم - established.| |
Pickthal | And lo! it is upon a road still uneffaced. |
Arberry | surely it is on a way yet remaining; |
Shakir | And surely it is on a road that still abides. |
Free Minds | And it was on an established path. |
Qaribullah | Indeed, it is on a way which still exists. |
Asad | for, behold, those [towns] stood by a road that still exists." |
Diyanet Vakfı | Onlar hala gözler önünde duran bir yol üzerindedirler. |
Diyanet | O şehrin kalıntıları işlek yollar üzerinde hala durmaktadır. |
Edip Yüksel | Ve o (yıkıntı kent), yol üzerinde durmaktadır. |
Suat Yıldırım | Hem o şehir harabesi uğrak bir yol üzerindedir. |
Yaşar Nuri Öztürk | O kentin izleri/işaretleri, hâlâ işleyen bir yol üzerindedir. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Ve şüphe yok ki o şehir, hala herkesin yol uğrağı olan bir yerde. |
Ali Bulaç | O (şehir de) gerçekten bir yol üstünde (hala) durmaktadır. |
Süleyman Ateş | Ve o (kent, herkesin gelip geçtiği) bir yol üzerinde durmaktadır. |
Önceki [15:75]< >[15:77] Sonraki |