1. [11:58] | velemmâ câe emrunâ necceynâ hûdev velleẕîne âmenû me`ahû biraḥmetim minnâ. venecceynâhüm min `aẕâbin galîż. | ولما جاء أمرنا نجينا هودا والذين آمنوا معه برحمة منا ونجيناهم من عذاب غليظ وَلَمَّا جَاءَ أَمْرُنَا نَجَّيْنَا هُودًا وَالَّذِينَ آمَنُواْ مَعَهُ بِرَحْمَةٍ مِّنَّا وَنَجَّيْنَاهُم مِّنْ عَذَابٍ غَلِيظٍ |
---|
Elmalılı | Ne zaman ki emrimiz geldi, Hud'u ve beraberindeki iman edenleri, tarafımızdan bir rahmet ile kurtardık, ayrıca onları çok ağır bir azaptan da kurtardık. |
Y. Ali | So when Our decree issued, We saved Hud and those who believed with him, by (special) Grace from Ourselves: We saved them from a severe penalty.
|
Words | | ولما - And when| جاء - came| أمرنا - Our command,| نجينا - We saved| هودا - Hud| والذين - and those who| آمنوا - believed| معه - with him,| برحمة - by a Mercy| منا - from Us| ونجيناهم - and We saved them| من - from| عذاب - a punishment| غليظ - severe.| |
Pickthal | And when Our commandment came to pass We saved Hud and those who believed with him by a mercy from Us; We saved them from a harsh doom. |
Arberry | And when Our command came, We delivered Hood and those who believed with him by a mercy from Us, and delivered them from a harsh chastisement. |
Shakir | And when Our decree came to pass, We delivered Hud and those who believed with him with mercy from Us, and We delivered them from a hard chastisement. |
Free Minds | And when Our command came, We saved Hud and those who believed with him by a mercy from Us, and We saved them from a mighty retribution. |
Qaribullah | And when Our command came, We saved Hood, together with those who believed with him through Our Mercy, and saved them from a harsh punishment. |
Asad | And so, when Our judgment came to pass," by Our grace We saved Hud and those who shared his faith; and We saved them [too] from suffering severe [in the life to come]." |
Diyanet Vakfı | Emrimiz gelince, Hud'u ve onunla beraber iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık, onları ağır bir azaptan kurtuluşa erdirdik. |
Diyanet | Buyruğumuz gelince, Hud'u ve beraberindeki inananları, rahmetimizle kurtardık. Onları çetin bir azabdan koruduk. |
Edip Yüksel | Emrimiz gelince Hud'u ve beraberindeki inananları bizden bir rahmetle kurtardık. Onları dehşetli bir azaptan kurtardık. |
Suat Yıldırım | Azaba dair emrimiz gelince Hûd ve beraberinde olan müminleri, tarafımızdan bir rahmet eseri olarak kurtardık, onları pek ağır bir azaptan selâmete çıkardık. |
Yaşar Nuri Öztürk | Emrimiz gelince, Hûd'u ve onunla birlikte iman etmiş olanları bizden bir rahmetle kurtardık. Biz onları çok ağır bir azaptan kurtardık. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Emrimiz gelince Hud'u ve onunla beraber bulunan inanmış kişileri, bizden bir rahmet olarak kurtardık ve onlara ağır bir azaptan necat verdik. |
Ali Bulaç | Emrimiz geldiği zaman, tarafımızdan bir rahmet ile Hud'u ve O’nunla birlikte iman edenleri kurtardık. Onları şiddetli-ağır bir azaptan kurtardık. |
Süleyman Ateş | Emrimiz gelince Hud'u ve onunla beraber inanmış olanları bizden bir rahmetle kurtardık; onları katı bir azabdan kurtardık. |
Önceki [11:57]< >[11:59] Sonraki |