اَللَهُ اَكْبَرُ اَللَهُ اَكْبَرُ
اَللَهُ اَكْبَرُ اَللَهُ اَكْبَرُ
اَشْهَدُ اَنْ لَا اِلَاهَ اِلَّا اللهُ اَشْهَدُ اَنْ لَا اِلَاهَ اِلَّا اللهُ
اَشْهَدُ اَنَّ مُحَمّدًا رَسُولُ اللهِ اَشْهَدُ اَنَّ مُحَمّدًا رَسُولُ اللهِ
حَىَّ عَلَى الصَّلَاةِ حَىَّ عَلَى الصَّلَاةِ
حَىَّ عَلَى الْفَلَاحِ حَىَّ عَلَى الْفَلَاحِ
اَلصَّلَاةُ خَيْرٌ مِنَ النَّوْمِ اَلصَّلَاةُ خَيْرٌ مِنَ النَّوْمِ
اَللَهُ اَكْبَرُ اَللَهُ اَكْبَرُ
لَا اِلَاهَ اِلَّا اللهُ
ALLAHÜ EKBER:
Allahü teâlâ en büyüktür. O'na birşey lâzım değildir. Kullarının ibâdetlerine
de muhtâç olmaktan büyüktür. İbâdetlerin, O'na hiçbir faydası yoktur.
Bu mühîm manâyı zihinlerde iyi yerleştirmek için, bu kelime, dört kere söylenir.
EŞHEDÜ EN LÂ İLÂHE İLLALLAH:
Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur. Yani azameti ve kudreti ile kimsenin ibâdetine muhtâç olmadığı hâlde, ibâdet edilmeye, O'ndan başka kimsenin hakkı olmadığına şehâdet ederim. Hiçbir şey O'na benzemez.
EŞHEDÜ ENNE MUHAMMEDEN RESÛLULLAH:
Muhammedin “aleyhi ve alâ âlihissalâtü vesselâm”, O'nun gönderdiği
Peygamberi olduğuna, O'nun istediği ibâdetlerin yolunu bildiricisi
olduğuna ve Allahü teâlâya ancak O'nun bildirdiği, gösterdiği ibâdetlerin
yaraşır olduğuna şehâdet eder, inanırım.
HAYYE ALES-SALÂH, HAYYE ALEL-FELÂH:
Haydi namaza, haydi felaha (kurtuluşa). Mü’minleri felâha, saadete, kurtuluşa sebep olan namâza çağıran iki kelimedir.
ESSALATÜ HAYRUN MİNEN NEVM:
Namaz uykudan hayırlıdır. (Yalnızca sabah namazının ezanında okunur.)
ALLAHÜ EKBER:
Allahu Teala en yüce olandır. O'na lâyık ibâdeti kimse yapamaz. Herhangi bir kimsenin ibâdetinin O'na lâyık, yakışır olmasından çok büyüktür,
çok uzaktır.
LÂ İLÂHE İLLALLAH:
Allah'tan başka ilah yoktur. İbâdete, karşısında alçalmaya müstehak olan, hakkı olan ancak O'dur. O'na lâyık
ibâdeti kimse yapamamakla berâber, O'ndan başka kimsenin ibâdet edilmeye hakkı
yoktur. Namâzın şerefinin büyüklüğü O'nu herkese, haber vermek için
seçilmiş olan bu kelimelerin büyüklüğünden anlaşılmalıdır.