Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), buyurdular ki: “Adem ve Musa
karşılıklı münakaşa ettiler. Musa dedi ki: Ey Adem, Allah; seni eliyle yaratıp, sana ruhundan
üfürüp, can verdi. (Sen de Cennet’te yasak meyveden yemek sûretiyle) insanların Cennet’ten
çıkarılmalarına sebep oldun. Adem de dedi ki: Sen de Allah’ın konuşmak için seçtiği Musa’sın,
gökleri ve yeri yaratmadan önce Allah’ın benim hakkımda yazdığı bir işi işledim diye beni niçin
kınıyorsun? Rasûlullah (s.a.v.), böylece Adem, Musa’ya sağlam delilli konuşmasıyla galip geldi”
buyurdu. (Müslim, Kader: 2; İbn Mâce: Mukaddime: 10)
Tirmizî: Bu konuda Ömer ve Cündüp’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis bu şekliyle
Süleyman et Teymî’nin, A’meş’den rivâyeti olarak bu şekliyle hasen sahih garibtir.
A’meş’in bazı arkadaşları A’meş’den, Ebû Salih’den ve Ebû Hüreyre’den bu hadisin bir benzerini
aktarmışlardır. Bir kısım kimselerde A’meş’den, Ebû Salih’den, Ebû Saîd’den diyerek rivâyet ettiler. Aynı hadis
değişik bir şekilde Ebû Hüreyre’den yine rivâyet edilmiştir.
Abdullah b. Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ömer: Ey Allah’ın Rasûlü!
dedi; Yapmakta olduğumuz işlerin yeni meydana gelmiş bir iş mi? Yoksa önceden takdir edilip
bizim de onu şimdi yaşadığımız kanaatinde misiniz?” Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ey Hattâb
oğlu Ömer önceden takdir edilip tamamlanan bir iş için çalışıp çabalıyoruz. Herkes kendisine
takdir edilen işi kolaylıkla başaracaktır. Ne varki; mutluluk ehlinden olan şüphesiz mutluluk için
çalışıp çabalayacaktır, Bedbaht yani mutsuz olanlar ise mutsuzluk için çalışıp
çabalayacaktır.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Tirmizî: Bu konuda Ali, Huzeyfe b. Üseyd, Enes, Imrân b. Husayn’dan da hadis rivâyet edilmiştir.
Bu hadis hasen sahihtir.
Ali (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) ile beraber
olduğumuz bir sırada elindeki değnekle yeri eşelerken birden bire başını göğe kaldırdı ve şöyle buyurdu:
“Hiçbir kimse yoktur ki Cennet’teki yeri ve Cehennem’deki yeri bilinmemiş olsun Vekî’: Takdir
edilmemiş olsun diyor.” Ashab: “Ey Allah’ın Rasûlü! O halde işi oluruna bırakıp Allah’a tevekkül
mü edelim?” deyince: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Hayır çalışıp çabalayın herkes yaratıldığı
şeyi kolaylıkla başaracaktır.” (Buhârî, Cenaiz: 27; Müslim, Kader: 17)
Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Dosdoğru ve doğruluğu tasdik
olunan Rasûlullah (s.a.v.), bize şöyle anlattı. Sizden birinizin ana karnında yaratılma ve meydana gelme
işi kırk günde tamamlanıyor. Sonra bu kadar zamanda alaka = pıhtılaşmış kan haline geliyor sonra bir o
kadar zamanda Mudğa = bir parça et haline geliyor ve sonra Allah o parçaya bir melek gönderiyor ve
melek ona ruh üflüyor ve O meleğe dört şeyi yazması emredilir. Rızkını, ecelini, amelini, mutlu mu
mutsuz mu? Olacağını yazar. Kendisinden başka ilah olmayan Allah’a yemin ederim ki; sizden biriniz
Cennetlik kimsenin yaptığını yapacak, kendisiyle Cennet arasında bir arşınlık mesafe kalınca mutsuzluk
yazgısı galip gelerek Cehennemlik kişilerin yapacakları işlerle defteri son bulacak ve dolayısıyla
Cehenneme girecektir.
Ve yine sizden biriniz Cehennemliklerin işledikleri işleri işleyecek ve tam o anda kendisiyle
Cehennem arasına sadece bir arşınlık mesafe kalacak tam o anda mutluluk yazgısı galip gelipCennetliklerin yaptığı işleri işleyip amel defteri kapatılacak ve Cennete girecektir. (Müslim, Kader:
1; İbn Mâce, Mukaddime: 10)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda Ebû Hüreyre, Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her doğan İslam
milleti üzere doğar Anne ve babası onu Yahudî, Hıristiyan ve Müşrik yaparlar. Denildi ki: Ya
Yahudî Hıristiyan ve müşrik olmadan önce ölenler? Rasûlullah (s.a.v.), onlar yaşamış olsalardı
onların ne yapacaklarını Allah en iyi bilendir.” (Müslim, Kader: 6)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Şu’be ve başkaları Â’meş’den, Ebû Salih’den ve Ebû Hüreyre’den
rivâyet etmişlerdir. Bu konuda Esved b. Sürey’ın den de hadis rivâyet edilmiştir.
Enes (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), sık sık “Ey kalpleri
halden hale değiştiren Allah’ım kalbimi dinin üzere sabit kıl demeyi çokça yapardı. Ey Allah’ın
Rasûlü dedim sana ve getirdiğin şeriata inandık bu durumda hala bizim hakkımızda korkuyor
musun? Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: Evet çünkü kalpler Allah’ın iki parmağı arasındadır,
onları dilediği şekilde evirip çevirir.” (Müslim, Kader: 3)
Tirmizî: Bu konuda Nevvâs b. Sem’an, Ümmü Seleme, Abdullah b. Amr ve Âişe’den de hadis
rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasendir. Aynı şekilde pek çok kişi bu hadisi böylece Â’meş’den, Ebû Sûfyân’dan
ve Enes’den rivâyet etmişlerdir. Bazıları da Â’meş’den, Ebû Sûfyân’dan, Câbir’den rivâyet etmişlerdir. Ebû
Sûfyân’ın Enes’den rivâyeti daha sahihtir.
Enes (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah bir
kulu hakkında hayır isterse o kulunu kullanır. Bunun üzerine Ey Allah’ın Rasûlü! Denildi, O kulu
nasıl kullanır? Rasûlullah (s.a.v.): “Ölümünden önce onu Salih amel işlemeye muvaffak kılar”
buyurdular. (İbn Mâce, Mukaddime: 10)
Ali (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kişi şu
dört şeye iman etmedikçe mümin olamaz;
1- Allah’tan başka hiçbir ilah ve otoritenin olmadığına,
2- Benim Allah’ın Rasûlü olduğuma ve beni hak ile gönderdiğine,
3- Ölüme ve ölümden sonraki dirilmeye inanacak.
4- Kadere de mutlaka iman edecektir.” (İbn Mâce, mukaddime: 10)
Muhammed b. Gaylân, Nadr b. Şümeyl vasıtasıyla Şu’be’den bu hadisin bir benzerini bize aktarmış
olup hadisin senedinde “Rıb’î, bir adam ve Ali’den” demektedir.
Tirmizî: Ebû Dâvûd’un, Şu’be’den rivâyet ettiği hadis bence Nadr’ın rivâyetinden daha sahihtir.
Aynı şekilde pek çok kimse Mansur’dan, Rıb’î’den ve Ali’den bu hadisi rivâyet etmişlerdir.
Ebû Azze (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah bir kulun bir
yerde ölmesine hükmetti ise o kimse için oraya veya orada kendisine bir iş çıkarır.” (Tirmizî rivâyet
etmiştir.)
Tirmizî: Bu hadis sahihtir.
Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’den şöyle buyurduğunu
işittim: “Allah; her şeyi ve herkesin kaderini gökler ve yeryüzü yaratılmadan elli bin sene önce yazıp takdir
etmiştir.” (Müslim, Kader: 4)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir.
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Kureyş müşrikleri Rasûlullah (s.a.v.)’in yanına
gelerek kader konusunda tartışmaya girdiler de şu ayetler nazil oldu: “Yüzükoyun ateşe sürüklenecekleri o gün
onlara şöyle denilecek: Cehennem ateşinin yakışını tadın bakalım şüphesiz biz her şeyi belli bir plan ve
ölçüye göre yarattık.” (Kamer Sûresi: 48-49) (Müslim, Kader: 4; İbn Mâce, Mukadiime: 10)
Tirmizî: Bu hadis sahihtir. Kubeysa ve Abdurrahman b. Zeyd, geçen hadisin bir benzerini bize aktarmışlardır.