Ebu Hureyre'den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
Ramazan ayının ilk gecesi olunca Allah yarattıklarına rahmet nazarıyla bakar.
Hangi kula Allah rahmet nazarıyla bakarsa, ona ebedi olarak azap etmez.
Ramazanın her gününde cehenneme gitmeyi hak eden bir milyon kişiyi Allah cehennemden kurtarır.
Ramazanın 27. gecesi olunca Cebbar olan Allah Teala hiçbir kimsenin anlatamayacağı şekilde nuru ile tecelli eder ve ertesi gün bayram yapacak olan meleklere şöyle seslenir:
"Ey melekler topluluğu! İşini tam yapan işçinin ücreti nedir?"
Melekler:
"Ücreti tam verilir" derler.
Bunun üzerine Allahu Teala:
"Sizi şahit tutuyorum ki, onların hepsini bağışladım" buyurur.
(et-Tergib ve't Terhib, 2:434)
Ebu Said el-Hudri'den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Ramazanın ilk gecesi olunca semanın kapıları açılır, Ramazanın songecesi oluncaya kadar hiçbir kapısı kapanmaz. Ramazan ayı içerinde
herhangi bir kul namaz kılarsa, şüphesiz ki, Allah onun her secdesine binbeşyüz sevap yazar ve onun için cennette kırmızı yakuttan
bir köşk yapar. Bu köşkün altmışbin kapısı vardır. Her kapısında kırmızı yakutla süslenmiş altından bir köşk vardır.
Ramazanın ilk orucunu tutunca, o güne kadar olan geçmiş günahları bağışlanır ve her gün sabah namazından akşama kadar yetmişbin melek
ona istiğfar ederler.
Ramazan ayı içerisinde gece veya gündüz yapmış olduğu her secde için ona, gölgesinde atlı bir yolcunun beşyüz sene gidebileceği
büyüklükte bir ağaç verilir."
(et-Tergib ve't Terhib, 2:429)
Hz. Ömer'den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Ramazan günlerinde zikirle meşgul olanlar mağfiret edilir, o günlerde Allah'tan dilekte bulunanlar eli boş dönmezler."
(Kenzül-Ummal, 8:464)
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Ramazan ayının ilk gecesi girince şeytanlar ve cinlerin şerli olanları zincire vurulur, Cehennem
kapıları kapatılır ve hiçbiri açılmaz. Cennetin kapıları açılır hiçbiri kapanmaz ve bir seslenen şöyle
haykırır: “Ey hayır isteyen, ibadet ve kulluğa gel, Ey şer dileyen günahlarından vazgeç Allah’ın
ateşten koruduğu kimseler vardır ve Ramazan boyunca bu iş her gece yapılır.” (Müslim, Sıyam: 1;
İbn Mâce, Sıyam: 2)
Tirmîzî: Bu konuda Abdurrahman b. Avf, İbn Mes’ûd ve Selman dan da hadis rivâyet edilmiştir.
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Her kim gerçekten inanarak ve sevâbını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutar gecesini de
ibadetle geçirirse geçmiş günahları affedilir. Her kim de inanarak ve sevâbını Allah’tan bekleyerek
Kadir gecesini değerlendirirse geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Terâvîh: 1; Müslim, Sıyam: 40)
Tirmîzî: Ebû Bekir, Ayyaş’ın, Ebû Hüreyre’den rivâyet ettiği hadis garibtir. bu hadisin Ebû Bekir b.
Ayyaş’ın Ameş’den, Ebû Salih’den, Ebû Hüreyre’nin rivâyeti olduğunu sadece Ebû Bekr’in kendi rivâyetinden
bilmekteyiz. Muhammed b. İsmail’e bu hadisi sordum şöyle dedi: Hasen b. Rabi, Ebû’l Ahvas yoluyla
A’meş’den naklederek Mûcâhid’in şöyle dediğini bize haber verdi: “Ramazan ayının ilk gecesi olunca...”
diyerek hadisi aktarmıştır.
Muhammed diyor ki: Bu hadis bence Ebû Bekir b. Ayyaş’ın rivâyetinden daha sahihtir.
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ramazan ayını
bir gün veya iki gün önceden oruçla karşılamayın. Ancak o, bir iki günlük oruç devamlı tutmakta
olduğunuz oruca rastlarsa tutulabilir. Ayı görerek oruç tutun ve onu görerek bayram yapın. Eğer
hava bulutluysa Ramazan otuz sayın ve sonra bayram yapın.” (Müslim, Sıyam: 3; İbn Mâce, Sıyam: 5)
Tirmîzî: Bu konuda Peygamber (s.a.v.)’in ashabından da hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. İlim adamları bu hadisle amel ederler ve birkaç gün önceden
Ramazanı karşılamayı, Aya bakarak başlayıp boşlama, hükmüne güvensizlik olacağı için hoş karşılamazlar ve
kişinin alışık olduğu bir oruca rastlarsa sakıncası yoktur, derler.
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ramazan
ayını birgün veya iki gün öncesinde oruçla karşılamayın. Ancak kişinin tutmayı alışkanlık haline
getirdiği oruç o güne rastlarsa onu tutsun.” (Müslim: Sıyam: 3; İbn Mâce, Sıyam: 5)
Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.
Sıla b. Züfer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ammâr b. Yâsir’in yanındaydık
kızartılmış bir koyun getirildi ve yeyin dedi. Cemaatten bazı kimseler; “Ben oruçluyum diyerek kenara
çekildiler” bunun üzerine, Ammâr dedi ki: “Şek günü denilen Ramazan’dan bir önceki gün oruç
tutan kimse Ebûl Kâsım (s.a.v.)’e isyan etmiş olur.” (Müslim, Sıyam: 37; İbn Mâce, Sıyam: 3)
Bu konuda Ebû Hüreyre ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Ammâr hadisi hasen sahihtir. Sahabe ve tabiin dönemi ilim adamlarından pek çoğu bu
hadisle amel ederler. Sûfyân es Sevrî, Mâlik b. Enes, Abdullah b. Mübarek, Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardan
olup “Şek günü” oruç tutulmasını hoş görmezler ve çoğunluk şek günü oruç tutar sonradan o günün
Ramazan’dan olduğu ortaya çıkarsa tutmadıkları o gün yerine bir gün oruç tutmaları gerekir.
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ramazan
ayının girişini bilebilmek için önceki ay olan Şaban hilâlini de sayıp bilin.” (Tirmîzî rivâyet etmiştir.)
Ebû Hureyre bu hadisi bu şekliyle sadece Muaviye’nin rivâyetinden bilmekteyiz. Sahih olan Muhammed
b. Amr, Ebû Seleme ve Ebû Hüreyre’den rivâyet edilen ve “Ramazan ayına bir ve iki gün kala oruç
tutmayın” hadisidir. Aynı şekilde Yahya b. ebî Kesir, Ebû Seleme, Ebû Hüreyre’den de Muhammed
b. Amr el Leysî’nin hadisinin bir benzeri rivâyet edilmiştir.
İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ramazan’dan birkaç
gün önce oruç tutmaya başlamayın, hilâli gözetleyerek oruca başlayın hilali görerek bayram yapın. Hilâligörmenize bulut engel olursa orucunuzu otuza tamamlayın.” (Müslim, Sıyam: 2; İbn Mâce, Sıyam: 7)
Bu konuda Ebû Hüreyre, Ebû Bekre ve İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: İbn Abbâs hadisi hasen sahih olup değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir.
İbn Mes’ûd (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) ile beraber
Ramazan ayı orucunu yirmi dokuz gün tuttuğumuz otuz gün tutmamızdan daha çoktu.” (Müslim, Sıyam:
4; İbn Mâce, Sıyam: 8)
Tirmîzî: Bu konuda; Ömer, Ebû Hüreyre, Âişe, Sa’d b. Ebî Vakkâs, İbn Abbâs, İbn Ömer, Enes,
Câbir, Ümmü Seleme, Ebû Bekre’den de “Bir ay yirmi dokuz gündür” şeklinde rivâyetleri de vardır.
Enes (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), bir ay hanımlarına
yaklaşmamaya yemin etmişti ayrı bir odada yirmi dokuz gün bekledi sonra oradan indi. Rasûlullah
(s.a.v.)’e bir ay diye yemin etmemiş miydin? Diye soruldu da; bir ay yirmi dokuz gündür
buyurdular.” (Müslim, Sıyam: 4; İbn Mâce, Sıyam: 8)
İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, bir bedevi Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek: “Ben
hilâli gördüm” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) Allah’tan başka ilah olmadığını ve Muhammed
(s.a.v.)’in de Allah’ın elçisi olduğunu kabul ediyor musun? Buyurdu bedevî “Evet” dedi. Rasûlullah
(s.a.v.)’de; Bilâl’e emrederek: “Müslümanlara yarın oruç tutmalarını bildir” buyurdu. (Ebû Dâvûd,
Savm: 14; Nesâî, Sıyam: 8)
Ebû Küreyb, Huseyn el Cu’fî, Zaide ve Simak’den de benzeri bir şekilde hadis rivâyet
edilmiştir.
Tirmîzî: İbn Abbâs hadisinin rivâyetinde değişiklikler vardır. Sûfyân es Sevrî ve diğerleri Simak ve
İkrime’den aktardı diyerek mürsel olarak rivâyet ederler. Çünkü Simak’ın arkadaşlarının çoğu Simak’tan ve
İkrime’den mürsel olarak rivâyet ediyorlar.
İlim adamlarının çoğunluğu bu hadisle amel etmişler olup “Müslüman tek kişinin şâhidliği ile oruç
tutulur” İbn Mübarek, Şâfii, Ahmed ve Küfeliler bu görüştedirler. İshâk diyor ki: “Ancak iki kişinin şâhidliği ile
oruç tutulur.” Oruç açmada iki kişinin şâhidliği konusunda bir ihtilaf yoktur.
Ebû Bekre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur;
“Ramazan ve Zilhicce ayları otuz günden eksik olmaz.” (Buhârî, Savm: 12; Müslim, Sıyam: 7)
Tirmîzî: Ebû Bekre hadisi hasendir. Bu hadis Abdurrahman b. ebî Bekre’den mürsel olarak ta
rivâyet edilmiştir.
Ahmed diyor ki: “İki bayram ayı eksilmez” hadisinin manası şu demektir. Ramazan ve zilhicce ayları bir
yıl içerisinde ikisi birden eksik gelmez biri eksik gelirse diğeri tamam olur.
İshâk diyor ki: “Eksilmez” şu demektir: Yirmi dokuz çekse bile sevap bakımından eksik olmayıp tamdır.
İshâk’ın görüşüne göre bir yıl içerisinde bu iki ay otuz günden eksik olabilir.
Küreyb (r.a.)’den rivâyete göre, Ümmü’l Fadl binti Hârise’yi, Muaviye Şam’a göndermişti.
Şöyle diyor: Şam’a geldim Ümmü’l Fadl’ın isteğini yerine getirdim. Ben Şam’da iken Ramazan hilâli
görülmüştü. Cuma gecesi hilâli gördük ayın sonlarında Medîne’ye geldim, İbn Abbâs bazı şeyler sordu
ve hilâli ne zaman gördünüz dedi. Cuma gecesi gördük dedim. Cuma gecesi sen mi gördün dedi.
Şam’lılar görüp oruç tuttular Muaviye’de oruç tuttu dedim. Bunun üzerine biz Cumartesi gecesi gördük
dedi. Böylece otuz günü tamamlayıncaya kadar veya hilâli görünceye kadar oruçlu kalacağız. Dedi. O
zaman ben Muaviye’nin oruç tutması ve hilâli görmesini yeterli görmüyor musun? Dedim, hayır dedi.
Rasûlullah (s.a.v.) bize böylece emretti. (Müslim, Sıyam: 5; Ebû Dâvûd, Savm: 9)
Tirmîzî: İbn Abbâs hadisi hasen sahih garibtir. İlim adamları bu hadise göre amel ederler ve “Her
bölge halkının hilâli görmeleri kendilerini ilgilendirir” derler.