Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kur’ân-ı güzel
okuyan ve amel eden kişi şerefli ve saygılı olan katip, meleklerle beraberdir.” Kur’ân-ı (Hişâm
zorlanarak dedi -Şu’be güçlük çekerek dedi-) okuyan kişiyle iki sevap vardır. (biri okumasından diğeri de
zorlanmasından dolayı) (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Salat-ül Müsafirin: 17)
Osman b. Affân (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “En
hayırlınız ve değerliniz Kur’ân-ı öğrenen ve öğretenlerinizdir.” (Buhârî, Fedail-ül Kur’ân: 27; İbn
Mâce,i Mukaddime: 17)
Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Kur’ân’dan bir harf okursa kendisine bir sevap yazılacaktır ve her sevap on katıyla karşılık
bulacaktır. Elif lam mîm bir harftir demiyorum. Fakat elif bir harf lam bir harf mim de bir
harftir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen sahih garibtir.
Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Kur’ân okuyan kimseye denilecek ki oku ve yüksel. Dünyada okuduğun gibi oku çünkü senin
derecen okuduğun ayetlerin son noktasına kadardır.” (Ebû Dâvûd, Salat: 27)
İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Yaşantısında
Kur’ân’dan hiçbirşey bulunmayan kişi harabe bir ev gibidir.” (Dârimî, Fedail-ül Kur’ân: 27)
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kıyamet günü
Kur’ân getirilecek ve şöyle diyecek: “Ey Rabbim beni okuyup benimle hayatını yaşayan bu kulunu
giydir, o kimseye keramet tâc’ı giydirilecek sonra Kur’ân diyecek: artır ya rabbi. İkram olarak
elbise de giydirilecek sonra Kur’ân diyecek ki Ey Rabbim ondan razı ol. Allah’ta ondan razı
olacak. Denilecek ki: Ey kul oku ve yüksel böylece okuduğu her bir ayetle iyilik, sevap ve
mükafatları artırılacaktır.” (Dârimî Fedeil-ül Kur’ân: 27)
Imrân b. Husayn (r.a.)’den rivâyete göre, kendisi Kur’ân okuyan ve sonra bir bela ve
sıkıntı anında okunması gereken; Bakara sûresi 156. ayetini okuyan birine rastladı ve şöyle dedi:
Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle dediğini işittim: “Her kim Kur’ân okursa ihtiyacı olan şeyi Allah’tan istesin,
çünkü ileride öyle insanlar gelecek ki: Kur’ân okuyacak ve Kur’ân’ı alet ederek insanlardan
isteyeceklerdir.” (Müsned: 19029)
Tirmizî: Bu hadis hasendir.
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Übey b. Ka’b namaz kılıyorken onun
yanına vardı ve “Ey Übey” dedi. Übey yüzünü çevirip baktı fakat cevap vermedi. Ama namazını kısa kesip
bitirdi ve Rasûlullah (s.a.v.)’e vardı; “selam sana olsun Ey Allah’ın Rasûlü” dedi. Rasûlullah (s.a.v.)’de
selamını aldı ve “Sana seslendiğimde neden niçin cevap vermedin? Übey: Ey Allah’ın Rasûlü,
namazdaydım. Rasûlullah (s.a.v.): Allah’ın bana vahyettiği Kur’ânda: “Ey iman edenler size hayat verecek
sizi düzeltecek mesajlara çağırdığı zaman, Allah ve elçisinin mesajına uyun!” (8 Enfal: 24) emrini
görmedin mi? Übey: “Evet gördüm” dedi ve inşallah bir daha bu hataya düşmem dedi. Bunun üzerine
Rasûlullah (s.a.v.): “Sana ne Tevrat’ta ne İncil’de ne de Zebur’da ne de Kur’ân’da bir benzeri
indirilmemiş olan bir sûreyi öğretmemi ister misin? Übey de evet Ey Allah’ın Rasûlü dedi. Bunun üzerine
Rasûlullah (s.a.v.), namazda nasıl okursun? Buyurdu. Übey: Ümmül Kur’ân olan Fatiha sûresini okudu.
Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki bu okuduğun
Fatiha sûresinin bir eşi ne Tevrat’ta ne de İncil’de ne de Zebur’da ne de Kur’ân’da indirilmemiştir. O
yedi ayetli olup devamlı tekrar edilen bana verilen Kur’ân’dan bir parçadır.” (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27;
Ebû Dâvûd, Salat: 17)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda Enes’den ve Ebû Saîd el Mualla’dan da hadis rivâyet edilmiştir.
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), bir
askerî müfereze göndermek istemişti ve bunlar sayılı kişilerdi onların okumalarını istedi. Herkes Kur’ân’da
ezberinde olan yerlerden okuyacaktı derken yaşı en küçük olan birine geldi ve “Ey falan ezberinde ne var”
diye sordu. Oda benim ezberimde bu var şu var ve Bakara sûresi var dedi. Rasûlullah (s.a.v.), senin ezberinde
Bakara sûresi de mi var? Dedi. O kişi de evet dedi. O halde haydi git sen bu müfrezenin emîri (komutanısın)
buyurdu. O müfrezeye katılan yaşlılardan biri bu olay üzerine şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasûlü! Bakara
sûresini öğrenmeme engel olan şey onun hakkını verememek korkusu idi.” Bunun üzerine Rasûlullah
(s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kur’ân-ı öğrenin onu okuyun onu okutun. Kur’ân-ı öğrenen ve onu okuyan ve
gereğini yapan kimsenin örneği misk ile doldurulmuş bir kaba benzer ki kokusu her yere yayılır. Kur’ân
bilgisi olup ta onu çevresine yaymayan onunla yatıp uyuyan kimse ise ağzı bağlanmış misk kutusuna
benzer ki çevresi ondan istifade etmez.” (İbn Mâce, Mukaddime: 27)
Tirmizî: Bu hadis hasendir.
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Evlerinizi,
içersinde namaz kılınmayan kabirler haline çevirmeyiniz. Bir ev ki içersinde Bakara sûresi
okunursa o eve şeytan girmez.” (Müslim, Salat-ül Müsafirin: 27)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.
Ebû Mes’ûd el Ensarî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kim
Bakara sûresinin son iki ayetini okursa o iki ayet ona yeterlidir.” (Buhârî, Meğazi: 27; Müslim, Salat-ül
Müsafirin: 17)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.
Ebû İshâk (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Berâ’dan işittim şöyle diyordu: Bir
kimse, Kehf sûresini okurken sakin olarak duran binitinin harekete geçtiğini gördü. Bir de baktı ki bulut
veya buluta benzeyen bir şey... Rasûlullah (s.a.v.)’e geldi ve durumu anlattı. Bunun üzerine Rasûlullah
(s.a.v.) şöyle buyurdu: “O Kur’ân okuma üzerine inen veya Kur’ân üzerine inen ilahî bir huzur olan
sekinettir.” (Buhârî, Menakıb: 27; Müslim, Salat-ül Müsafirin: 17)
Bu konuda Üseyd b. Hudayr’dan da hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.
Ebû’d Derdâ (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.), buyurdu ki: “Her kim Kehf sûresinin başından üç ayet okursa Deccâl fitnesinden korunur.” (Müslim, Salat-ül Müsafirin: 27; Ebû Dâvûd, Malahım: 17)
Muhammed b. Beşşâr, Muâz b. Hişâm vasıtasıyla babam Ebû Katâde’den rivâyet etti diyerek aynı
senedle bu hadisin bir benzerini bize nakletmiştir.
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kur’ân’da otuz
ayetlik bir sûre vardır ki o sûre bir adama şefaat etti o adamın günahı bağışlandı o sûre
Tebarekellezi bi yedihil mülk süresidir.” (Ebû Dâvûd, Salat: 27; İbn Mâce, Edeb: 17)
Bu hadis hasen sahihtir.
Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), ashabından bir adama: “Ey falan
kimse evlendin mi? diye sordu. Adam: Hayır Ey Allah’ın elçisi evlenmedim evlenme imkanına da sahip
değilim dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) senin ezberinde İhlas sûresi yok mu? Buyurdu. Adam:
Evet var dedi. Rasûlullah (s.a.v.), o Kur’ân’ın üçte biridir buyurdu. Sonra Rasûlullah (s.a.v.) ezberinde
Nasr sûresi yok mu? Buyurdu. Adam: Var dedi. Rasûlullah (s.a.v.): O da Kur’ân’ın dörtte biridir
buyurdu. Sonra Rasûlullah (s.a.v.), ezberinde Kâfirûn sûresi var mı? buyurdu. Adam da: Evet deyince
Rasûlullah (s.a.v.), Kur’ân’ın dörtte biridir, buyurdu. Sonra Rasûlullah (s.a.v.), ezberinde Zilzâl sûresi
yok mu buyurdu. Adam: Evet vardır deyince Rasûlullah (s.a.v.), o da Kur’ân’ın dörtte biridir, buyurdu
ve (Sen zengin sayılırsın bunları öğretmeyi mehir olarak kullanıp) evlen evlen buyurdu.” (Müsned: 12031)
Tirmizî: Bu hadis hasendir.
Ebû Eyyûb (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bir gecede
Kur’ân’ın üçte birini okumaktan hanginiz acizdir? Kim Kulhüvallahû ehad sûresini okursa
Kur’ân’ın üçte birini okumuş sayılır.” (Nesâî, İftitah: 27; Dârimî, Fedail-ül Kur’ân: 17)
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İhlas sûresi
Kur’ân’ın üçte birine denktir.” (Müslim, Salat-ül Müsafirin: 27; İbn Mâce, Edeb: 17)
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Toplanınız size
Kur’ân’ın üçte birini okuyacağım. Bunun üzerine toplanan toplandı. Sonra, Rasûlullah (s.a.v.)
odasından çıkarak İhlas sûresini okudu ve odasına girdi. Birbirimize şöyle dedik: Rasûlullah
(s.a.v.), size Kur’ân’ın üçte birini okuyacağım buyurmuştu. Ben kuvvetle tahmin etmekteyim ki bu
kendisine gökten gelen bir haberdir. Daha sonra Rasûlullah (s.a.v.) çıktı ve şöyle buyurdu: Size
Kur’ân’ın üçte birini okuyacağımı söylemiştim, dikkat edin o okuduğum sûre Kur’ân’ın üçte
birine denktir.” (Müslim, Salat-ül Müsafirin: 27; İbn Mâce, Edeb: 17)
Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen sahih garibtir. Ebû Hazım el Eşcaî’nin ismi Selman’dır.
Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ensâr’dan bir adam vardır. Ku’ba
mescidinde imamlık yapardı. Okuyabileceği bir sûreyi namazda onlara okuyacağında İhlas sûresiyle
başlar sonra başka bir sûre okur ve her rekatta aynen böyle yapardı. Arkadaşları kendisiyle konuştular veşöyle dediler: “Sen bir sûreyi okuyor onu yeterli görmeyip başka bir sûre daha okuyorsun.
Ya daima bu sûreyi oku veya diğerini oku.” Ensâr’dan olan bu kimse dedi ki: “Ben bu İhlas sûresini
okumayı bırakacak değilim size bu sûre ile namaz kıldırmamı isterseniz yaparım istemiyorsanız
imamlığı bırakırım.” Bu kimseyi en değerli kişileri olarak gördüklerinden başka birisinin kendilerine
imam olmasını istemediler. Peygamber (s.a.v.) onlara geldiğinde durumu ona haber verdiler. Bunun
üzerine Peygamber (s.a.v.), Ey filan dedi; cemaatin söylediğinden seni alıkoyan ve her rekatta bu sûreyi
okumaya seni yönelten sebeb nedir? Buyurdu. O kimse: Ey Allah’ın Rasûlü ben bu sûreyi seviyorum.
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bu sûrenin sevgisi seni Cennete
sokacaktır.” (Dârimî, Fedail-ül Kur’ân: 27)
Tirmizî: Bu hadis Ubeydullah b. Ömer’in Sabit’den rivâyeti olarak bu şekliyle hasen garib sahihtir.
Mübarek b. Fedâle, Sabit’den, Enes’den şöyle rivâyet etmiştir: Bir adam şöyle dedi: Ey Allah’ın
Rasûlü! Ben bu İhlas sûresini seviyorum. Rasûlullah (s.a.v.)’de buyurdu ki: Senin o sûreyi sevmen seni
mutlaka Cennete girdirecektir.
Aynı şekilde Ebû Dâvûd, Süleyman b. Eş’as, Ebû’l Velid vasıtasıyla Mübarek b. Fedâle’den bu şekilde
rivâyet etmiştir.
Ukbe b. Âmir el Cühenî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah
bana benzeri görülmemiş ayetler indirdi. Sonuna kadar Nâs ve Felak sûrelerini okudu.” (Müslim, Salat-
ül Müsafirin: 27; Nesâî, İftitah: 17)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.
Ya’la b. Memlek (r.a.), Peygamber (s.a.v.)’in hanımlarından Ümmü Seleme’ye
Peygamberimiz (s.a.v.)’in namazı ve kıratından sordu. Bunun üzerine Ümmü Seleme; O’nun namazını
niçin soruyorsunuz? O namaz kılar sonra namaz kıldığı süre kadar uyur sonra uyuduğu kadar tekrar namaz
kılar sonra tekrar namaz kıldığı kadar uyur ve böylece sabah olurdu. Sonra Ümmü Seleme kıldığı
namazlardaki okuyuşunu tarif etti ve dedi ki: “Açıkça ve harf harf okurdu.” (Nesâî, İftitah: 27; Ebû Dâvûd,
Salat: 17)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir. Bu hadisi sadece Leys b. Sa’d’ın, İbn ebî Müleyke’den,
Ya’la b. Memlek’den ve Ümmü Seleme’den yapılan rivâyetle bilmekteyiz.
İbn Cüreyc bu hadisi ibn ebî Müleyke vasıtasıyla Ümmü Seleme’den rivâyet ederek: “Rasûlullah
(s.a.v.), okurken ayetlerin sonunda durarak okurdu, birbirine bağlamazdı.” Leys’in rivâyeti daha
sağlamdır.
Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) hac mevsiminde kendisini hac için gelen
insanlara takdim eder ve şöyle derdi: “Beni kendi kavmime götürecek bir kimse yok mu? Çünkü
Kureyş Rabbimin sözlerini tebliğ etmemden beni alıkoydular.” (Ebû Dâvûd, Sünnet: 27; İbn Mâce,
Mukaddime: 17)
Tirmizî: Bu hadis garib sahihtir.