1. [68:30] | feaḳbele ba`ḍuhüm `alâ ba`ḍiy yetelâvemûn. | فأقبل بعضهم على بعض يتلاومون فَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَى بَعْضٍ يَتَلَاوَمُونَ |
---|
Elmalılı | Ardından suçu birbirlerine yüklemeye başladılar. |
Y. Ali | Then they turned, one against another, in reproach.
|
Words | | فأقبل - Then approached,| بعضهم - some of them| على - to| بعض - others| يتلاومون - blaming each other.| |
Pickthal | Then some of them drew near unto others, self-reproaching. |
Arberry | And they advanced one upon another, blaming each other. |
Shakir | Then some of them advanced against others, blaming each other. |
Free Minds | Then they started to blame each other. |
Qaribullah | And they came blaming one another. |
Asad | - and then they turned upon one another with mutual reproaches. |
Diyanet Vakfı | Ardından, kabahati birbirlerine yüklemeye başladılar. |
Diyanet | Birbirlerini yermeye başladılar. |
Edip Yüksel | Ve hemen birbirlerini suçlamaya başladılar. |
Suat Yıldırım | Bunun üzerine “Sübhansın ya Rabbenâ, her türlü noksandan uzaksın! Doğrusu biz kendimize zulmetmişiz!” deyip, birbirlerini kınamaya başladılar. |
Yaşar Nuri Öztürk | Bunun üzerine birbirlerini kınamaya başladılar. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Bir birlerine dönerek birbirlerini kınamaya başladılar. |
Ali Bulaç | Şimdi birbirlerine karşı kendilerini kınamaya başladılar. |
Süleyman Ateş | Dönüp birbirlerini kınamağa başladılar: |
Önceki [68:29]< >[68:31] Sonraki |