1. [68:11] | hemmâzim meşşâim binemîm. | هماز مشاء بنميم هَمَّازٍ مَّشَّاءٍ بِنَمِيمٍ |
---|
Elmalılı | Daima kusur arayıp kınayan, hep lâf götürüp getiren, | Y. Ali | A slanderer, going about with calumnies,
| Words | | هماز - Defamer| مشاء - going about| بنميم - with malicious gossip,| | Pickthal | Detracter, spreader abroad of slanders, | Arberry | backbiter, going about with slander, | Shakir | Defamer, going about with slander | Free Minds | A slanderer, a backbiter. | Qaribullah | the backbiter who goes about slandering, | Asad | [or to] the slanderer that goes about with defaming tales, | Diyanet Vakfı | (Herkesi) kötüleğen, söz götürüp getiren, | Diyanet | Diliyle iğneleyen, kovuculuk eden, iyiliği daima önleyen, aşırı giden, suç işleyen, çok yemin eden alçak zorbaya, bütün bunlar dışında bir de soysuzlukla damgalanmış kimseye, mal ve oğulları vardır diye aldırış etmeyesin. | Edip Yüksel | İftiracı, söz götürüp getiren, | Suat Yıldırım | Sakın uyma: Servet ve hanedan sahibi diye, o bol bol yemin eden, değersiz adama! O gammaz, söz gezdiren, hayrın önünü kesene, o saldırgana, günaha dadanmışa! Şerefsiz, kaba, hem de soysuz olana! Kendisine âyetlerimiz okunduğunda “Bu eski insanların masalları!” diyene, yakında onun burnunu dağlayıp damga basarız. [74,11-26; 6,25; 8,31; 46,17] | Yaşar Nuri Öztürk | Alaycı/gammaz, koğuculuk için dolaşıp duran, | Abdulbaki Gölpınarlı | Ayıp arayan, kovucu ve söz getirip götürücüyle. | Ali Bulaç | Alabildiğine ayıplayıp kötüleyen, söz getirip götüren (gizlilik içinde söz ve haber taşıyan), | Süleyman Ateş | Kötüleyip duran, söz götürüp getiren, | Önceki [68:10]< >[68:12] Sonraki |
|