1. [68:10] | velâ tüṭi` külle ḥallâfim mehîn. | ولا تطع كل حلاف مهين وَلَا تُطِعْ كُلَّ حَلَّافٍ مَّهِينٍ |
---|
Elmalılı | Şunların hiçbirine boyun eğme: Yemin edip duran aşağılık, | Y. Ali | Heed not the type of despicable men,- ready with oaths,
| Words | | ولا - And (do) not| تطع - obey| كل - every| حلاف - habitual swearer| مهين - worthless,| | Pickthal | Neither obey thou each feeble oath-monger, | Arberry | And obey thou not every mean swearer, | Shakir | And yield not to any mean swearer | Free Minds | And do not obey every lowly swearer. | Qaribullah | And do not obey every mean swearer, | Asad | Furthermore, 6 defer not to the contemptible swearer of oaths, | Diyanet Vakfı | Şunların hiçbirine itaat etme: yemin edip duran, aşağılık, | Diyanet | Diliyle iğneleyen, kovuculuk eden, iyiliği daima önleyen, aşırı giden, suç işleyen, çok yemin eden alçak zorbaya, bütün bunlar dışında bir de soysuzlukla damgalanmış kimseye, mal ve oğulları vardır diye aldırış etmeyesin. | Edip Yüksel | Şunların hiçbirine uyma: yemin edip duran, aşağılık, | Suat Yıldırım | Sakın uyma: Servet ve hanedan sahibi diye, o bol bol yemin eden, değersiz adama! O gammaz, söz gezdiren, hayrın önünü kesene, o saldırgana, günaha dadanmışa! Şerefsiz, kaba, hem de soysuz olana! Kendisine âyetlerimiz okunduğunda “Bu eski insanların masalları!” diyene, yakında onun burnunu dağlayıp damga basarız. [74,11-26; 6,25; 8,31; 46,17] | Yaşar Nuri Öztürk | Şunların hiçbirine eğilme, uyma: Çok yemin eden, bayağı-alçak, | Abdulbaki Gölpınarlı | Ve itaat etme çok yemin edenlerin, reyinde isabet bulunmayanların hiçbirine. | Ali Bulaç | Şunların hiçbirine itaat etme: Yemin edip duran, aşağılık, | Süleyman Ateş | Şunların hiçbirine ita'at etme: Yemin edip duran aşağılık, | Önceki [68:9]< >[68:11] Sonraki |
|