1. [56:37] | `uruben etrâbâ. | عربا أترابا عُرُبًا أَتْرَابًا |
---|
Elmalılı | Hep yaşıt sevgililer, | Y. Ali | Beloved (by nature), equal in age,-
| Words | | عربا - Devoted,| أترابا - equals in age.| | Pickthal | Lovers, friends, | Arberry | chastely amorous, | Shakir | Loving, equals in age, | Free Minds | Perfect and without spoil. | Qaribullah | chaste, loving companions of the same age | Asad | full of love, well-matched | Diyanet Vakfı | Eşlerine düşkün ve yaşıt. | Diyanet | Biz ceylan gözlüleri, defterleri sağdan verilenler için yeniden yaratmışızdır; onları bakire, eşlerine düşkün ve hepsini bir yaşta kılmışızdır. | Edip Yüksel | Mükemmel biçimde eşlenmişlerdir. | Suat Yıldırım | Böylece onları, ashab-ı yemin için bakire kızlar, kocalarına âşık yaşıtlar kıldık. | Yaşar Nuri Öztürk | Yaşıt cilveli dilberler halinde, | Abdulbaki Gölpınarlı | Cilveli, şirin sözlü, eşlerine aşık ve onlarla yaşıt kıldık. | Ali Bulaç | Eşlerine sevgiyle tutkun (ve) hep yaşıt, | Süleyman Ateş | Hep yaşıt sevgililer; | Önceki [56:36]< >[56:38] Sonraki |
|