1. [48:12] | bel żanentüm el ley yenḳalibe-rrasûlü velmü'minûne ilâ ehlîhim ebedev vezüyyine ẕâlike fî ḳulûbiküm veżanentüm żanne-ssev'. veküntüm ḳavmem bûrâ. | بل ظننتم أن لن ينقلب الرسول والمؤمنون إلى أهليهم أبدا وزين ذلك في قلوبكم وظننتم ظن السوء وكنتم قوما بورا بَلْ ظَنَنتُمْ أَن لَّن يَنقَلِبَ الرَّسُولُ وَالْمُؤْمِنُونَ إِلَى أَهْلِيهِمْ أَبَدًا وَزُيِّنَ ذَلِكَ فِي قُلُوبِكُمْ وَظَنَنتُمْ ظَنَّ السَّوْءِ وَكُنتُمْ قَوْمًا بُورًا |
---|
Elmalılı | Aslında siz Peygamber ve müminlerin, ailelerine geri dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu sizin gönüllerinize güzel göründü de kötü zanda bulundunuz ve helâki hak etmiş bir topluluk oldunuz. |
Y. Ali | "Nay, ye thought that the Messenger and the Believers would never return to their families; this seemed pleasing in your hearts, and ye conceived an evil thought, for ye are a people lost (in wickedness)."
|
Words | | بل - Nay,| ظننتم - you thought| أن - that| لن - (would) never| ينقلب - return| الرسول - the Messenger| والمؤمنون - and the believers| إلى - to| أهليهم - their families| أبدا - ever,| وزين - that was made fair-seeming| ذلك - that was made fair-seeming| في - in| قلوبكم - your hearts.| وظننتم - And you assumed| ظن - an assumption| السوء - evil,| وكنتم - and you became| قوما - a people| بورا - ruined."| |
Pickthal | Nay, but ye deemed that the messenger and the believers would never return to their own folk, and that was made fairseeming in your hearts, and ye did think an evil thought, and ye were worthless folk. |
Arberry | Nay, but you thought that the Messenger and the believers would never return to their families, and that was decked out fair in your hearts, and you thought evil thoughts, and you were a people corrupt.' |
Shakir | Nay! you rather thought that the Messenger and the believers would not return to their families ever, and that was made fairseeming to your hearts and you thought an evil thought and you were a people doomed to perish. |
Free Minds | Alas, you thought that the messenger and the believers would not return to their families, and this was deemed pleasant in your hearts, and you thought the worst thoughts; you were a wicked people. |
Qaribullah | No, you thought that the Messenger and the believers would never return to their families, and this was made to seem fair in your hearts so you harbored evil thoughts, and so you are a destroyed nation. |
Asad | Nay, you thought that the Apostle and the believers would never return to their kith and kin: and this seemed goodly to your hearts. [Implying that the real sympathies of those bedouin were with the pagan Quraysh rather than with the Muslims.] And you entertained [such] evil thoughts because you have always been people devoid of all good!" |
Diyanet Vakfı | Aslında siz Peygamberin ve müminlerin ailelerine bir daha dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu sizin gönüllerinize güzel göründü de kötü zanda bulundunuz ve helaki hak etmiş bir topluluk oldunuz. |
Diyanet | Aslında siz, Peygamberin ve inananların, ailelerine bir daha dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu, gönüllerinize güzel görünmüştü de kötü sanıda bulunmuştunuz. Hayırsız bir topluluk oldunuz. |
Edip Yüksel | Aslında siz, elçinin ve inananların ebedi olarak ailelerine dönmeyeceklerini sandınız ve bu düşünce gönlünüze hoş gelmişti. Kötü hayaller kurup durdunuz ve sonunda bayağı bir topluluk oldunuz. |
Suat Yıldırım | Aslında siz Peygamberin ve müminlerin ailelerine artık geri dönemeyeceklerini düşündünüz.Bu hayal, gönüllerinizde allanıp pullandı ve yerleşti. Kötü zanlara düştünüz ve helâki hak etmiş kimseler oldunuz. |
Yaşar Nuri Öztürk | Siz sanmıştınız ki, resul de müminler de ailelerine bir daha asla dönmeyecekler. Bu düşünce kalplerinizde süslendi de çirkin bir sanıya saplandınız ve mahvolmuş bir topluluk haline geldiniz. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Hatta siz, sandınız ki Peygamber ve inananlar, artık bir daha çoluklarınaçocuklarına dönemeyecekler ve bu zan, gönüllerinizde bezendi ve kötü bir zanna kapıldınız ve hiçbir hayra yaramaz kötü bir topluluk haline geldiniz. |
Ali Bulaç | Hayır, siz Peygamberin ve mü'minlerin, ailelerine ebedi olarak bir daha dönmeyeceklerini zannettiniz; bu, kalplerinizde çekici kılındı ve kötü bir zan ile zanda bulundunuz da, yıkıma uğramış bir topluluk oldunuz. |
Süleyman Ateş | Herhalde siz sandınız ki Elçi ve mü'minler, bir daha ailelerine dönmeyecekler. Bu (düşünce) gönüllerinizde süslendirildi, (size güzel gösterildi,) kötü zanda bulundunuz ve helaki hak etmiş bir topluluk oldunuz. |
Önceki [48:11]< >[48:13] Sonraki |