1. [44:50] | inne hâẕâ mâ küntüm bihî temterûn. | إن هذا ما كنتم به تمترون إِنَّ هَذَا مَا كُنتُم بِهِ تَمْتَرُونَ |
---|
Elmalılı | İşte sizin inkâr edip durduğunuz şey budur." |
Y. Ali | "Truly this is what ye used to doubt!"
|
Words | | إن - Indeed,| هذا - this| ما - (is) what| كنتم - you used to| به - [about it]| تمترون - doubt."| |
Pickthal | Lo! this is that whereof ye used to doubt. |
Arberry | This is that concerning which you were doubting.' |
Shakir | Surely this is what you disputed about. |
Free Minds | Surely, this is what you used to doubt! |
Qaribullah | This is that which you doubted. ' |
Asad | This is the very thing which you [deniers of the truth] were wont to call in question!" [I.e., the continuation of life after death.] |
Diyanet Vakfı | İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir. |
Diyanet | "Suçluyu yakalayın, cehennemin ortasına sürükleyin, sonra başına azap olarak kaynar su dökün" denir, sonra ona: "Tad bakalım, hani şerefli olan, değerli olan yalnız sendin. İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir" denir. |
Edip Yüksel | "Bu, işte kuşkulanıp durduğunuz şeydir." |
Suat Yıldırım | Allah Zebanîlere: “Tutun onu da, buyurur, cehennemin ta ortasına sürükleyin.Sonra da başının üstünden kaynar su dökün!”ve deyin ki: “Tat bakalım! Hani üstündün, kudretliydin, asildin!”İşte hakkında şüphe ve mücadele ettiğiniz o gerçek budur. [52,13-15] |
Yaşar Nuri Öztürk | "İşte budur o kuşkulanıp durduğunuz şey." |
Abdulbaki Gölpınarlı | Gerçekten de buydu şüphe ettiğiniz. |
Ali Bulaç | "Gerçekten bu, sizin kuşkuya kapıldığınız şeydir." |
Süleyman Ateş | İşte o kuşkulanıp durduğunuz şey budur!" |
Önceki [44:49]< >[44:51] Sonraki |