1. [44:43] | inne şecerate-zzeḳḳûm. | إن شجرت الزقوم إِنَّ شَجَرَةَ الزَّقُّومِ |
---|
Elmalılı | Gerçekten zakkum ağacı, | Y. Ali | Verily the tree of Zaqqum
| Words | | إن - Indeed,| شجرت - (the) tree| الزقوم - (of) Zaqqum| | Pickthal | Lo! the tree of Zaqqum, | Arberry | Lo, the Tree of Ez-Zakkoum | Shakir | Surely the tree of the Zaqqum, | Free Minds | Surely, the tree of Bitterness. | Qaribullah | The food of the Zakkum tree | Asad | Verily, [in the life to come] the tree of deadly fruit [See note on 37:62.] | Diyanet Vakfı | Şüphesiz zakkum ağacı, | Diyanet | Doğrusu günahkarların yiyeceği zakkum ağacıdır; karınlarda suyun kaynaması gibi kaynayan, erimiş maden gibidir. | Edip Yüksel | Elbette, zakkum ağacı | Suat Yıldırım | Muhakkak ki zakkum ağacı, günahkârların yiyeceğidir. | Yaşar Nuri Öztürk | Şu bir gerçek ki zakkum ağacı, | Abdulbaki Gölpınarlı | Şüphe yok ki zakkum ağacı. | Ali Bulaç | Doğrusu, o zakkum ağacı; | Süleyman Ateş | Zakkum ağacı, | Önceki [44:42]< >[44:44] Sonraki |
|