1. [44:29] | femâ beket `aleyhimü-ssemâü vel'arḍu vemâ kânû münżarîn. | فما بكت عليهم السماء والأرض وما كانوا منظرين فَمَا بَكَتْ عَلَيْهِمُ السَّمَاءُ وَالْأَرْضُ وَمَا كَانُوا مُنظَرِينَ |
---|
Elmalılı | Gök ve yer onların üzerine ağlamadı. Onlara mühlet de verilmedi. |
Y. Ali | And neither heaven nor earth shed a tear over them: nor were they given a respite (again).
|
Words | | فما - And not| بكت - wept| عليهم - for them| السماء - the heaven| والأرض - and the earth| وما - and not| كانوا - they were| منظرين - given respite.| |
Pickthal | And the heaven and the earth wept not for them, nor were they reprieved. |
Arberry | Neither heaven nor earth wept for them, nor were they respited; |
Shakir | So the heaven and the earth did not weep for them, nor were they respited. |
Free Minds | Neither the heaven, nor the Earth wept over them, and they were not respited. |
Qaribullah | Neither heaven nor earth shed tears for them; nor were they respited, |
Asad | and neither sky nor earth shed tears over them, nor were they allowed a respite. [Sc., "to repent their sins.] |
Diyanet Vakfı | Gök ve yer onların ardından ağlamadı; onlara mühlet de verilmedi. |
Diyanet | Gök ve yer, onlar için gözyaşı dökmedi, onlar erteye bırakılmamışlardı. |
Edip Yüksel | Ne gök ve ne de yer onlara ağladı; ertelenmediler de. |
Suat Yıldırım | İşte böyle oldu! Sonra bütün bunları, başka bir topluma miras bıraktık. Merhamete lâyık olma haklarını kaybettiklerinden, perişan hallerine gök de ağlamadı, yer de ağlamadı. Artık onlara yeni bir mühlet de verilmedi. [26,59; 7,137] |
Yaşar Nuri Öztürk | Gök de ağlamadı onlar için yer de. Yüzlerine bakılmadı bile! |
Abdulbaki Gölpınarlı | Derken ne gök ağladı onlara, ne yer ve mühlet de verilmedi onlara. |
Ali Bulaç | Onlar için ne gök, ne yer ağlamadı ve onlar (ın azabı) ertelenmedi. |
Süleyman Ateş | Onlara gök ve yer ağlamadı. Ve kendilerine fırsat da verilmedi. |
Önceki [44:28]< >[44:30] Sonraki |