1. [26:148] | vezürû`iv venaḫlin ṭal`uhâ heḍîm. | وزروع ونخل طلعها هضيم وَزُرُوعٍ وَنَخْلٍ طَلْعُهَا هَضِيمٌ |
---|
Elmalılı | "Ekinlerin, salkımları sarkmış hurmalar arasında," |
Y. Ali | "And corn-fields and date-palms with spathes near breaking (with the weight of fruit)?
|
Words | | وزروع - And cornfields| ونخل - and date-palms| طلعها - its spadix| هضيم - soft?| |
Pickthal | And tilled fields and heavy-sheathed palm-trees, |
Arberry | sown fields, and palms with slender spathes? |
Shakir | And cornfields and palm-trees having fine spadices? |
Free Minds | "And green crops and palm trees laden with fruit." |
Qaribullah | sown fields and palmtrees, with slender spathes. |
Asad | and fields, and [these] palm-trees with slender spathes? - |
Diyanet Vakfı | "Ekinlerin, salkımları sarkmış hurmalıkların arasında?" |
Diyanet | Kardeşleri Salih onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Burada bahçelerde, pınar başlarında, ekinler, salkımları sarkmış hurmalıklar arasında güven içinde bırakılır mısınız? Dağlarda ustalıkla evler oyar mısınız? Artık Allah'tan sakının, bana itaat edin. Yeryüzünü ıslah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin" dedi. |
Edip Yüksel | "Ekinler ve olgun meyveli hurmalıklar içindesiniz." |
Suat Yıldırım | Bağlarda, bahçelerde, pınarların başında, ekinler, bostanlar, dalları kırılacak derecede yüklü salkımları sarkan hurmalıklar içinde devamlı kalacağınızı mı sanıyorsunuz? |
Yaşar Nuri Öztürk | "Ekinler, salkımları sarkmış hurmalıklar içinde." |
Abdulbaki Gölpınarlı | Ekinler içinde, tomurcukları nazik, yumuşak hurmalıklar yanında. |
Ali Bulaç | "Ekinler ve yumuşak tomurcuklu göz alıcı hurmalıklar arasında?" |
Süleyman Ateş | Ekinler ve yumuşak tomurcuklu güzel hurmalıklar arasında? |
Önceki [26:147]< >[26:149] Sonraki |