1. [26:146] | etütrakûne fî mâ hâhünâ âminîn. | أتتركون في ما هاهنا آمنين أَتُتْرَكُونَ فِي مَا هَاهُنَا آمِنِينَ |
---|
Elmalılı | "Siz burada güven içinde bırakılacak mısınız?" |
Y. Ali | "Will ye be left secure, in (the enjoyment of) all that ye have here?-
|
Words | | أتتركون - Will you be left| في - in| ما - what| هاهنا - (is) here| آمنين - secure,| |
Pickthal | Will ye be left secure in that which is here before us, |
Arberry | Will you be left secure in this here, |
Shakir | Will you be left secure in what is here; |
Free Minds | "Will you be left secure in that which you have here?" |
Qaribullah | Will you be left secure in this, |
Asad | "Do you think that you will be left secure [forever] in the midst of what you have here and now? - [Lit., "of what is here", i.e., on earth. In the original, this question has a direct form, thus: "Will you be left secure...?", etc.] |
Diyanet Vakfı | Siz burada, güven içinde bırakılacak mısınız (sanırsınız)? |
Diyanet | Kardeşleri Salih onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Burada bahçelerde, pınar başlarında, ekinler, salkımları sarkmış hurmalıklar arasında güven içinde bırakılır mısınız? Dağlarda ustalıkla evler oyar mısınız? Artık Allah'tan sakının, bana itaat edin. Yeryüzünü ıslah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin" dedi. |
Edip Yüksel | "Şurada güvenlik içinde mi bırakılacaksınız?" |
Suat Yıldırım | Siz burada, konfor ve güven içinde kendi rahatınıza bırakılacağınızı mı sanıyorsunuz? |
Yaşar Nuri Öztürk | "Siz burada güven içinde bırakılacak mısınız?" |
Abdulbaki Gölpınarlı | Burada emin bir halde bırakılacak mısınız? |
Ali Bulaç | "Siz burada güvenlik içinde mi bırakılacaksınız?" |
Süleyman Ateş | Siz burada güven içinde bırakılacağınızı mı sanıyorsunuz? |
Önceki [26:145]< >[26:147] Sonraki |