1. [23:64] | ḥattâ iẕâ eḫaẕnâ mütrafîhim bil`aẕâbi iẕâ hüm yec'erûn. | حتى إذا أخذنا مترفيهم بالعذاب إذا هم يجأرون حَتَّى إِذَا أَخَذْنَا مُتْرَفِيهِم بِالْعَذَابِ إِذَا هُمْ يَجْأَرُونَ |
---|
Elmalılı | Nihayet, refah ve bolluk içinde olanlarını sıkıntıya uğrattığımızda, bakarsın ki onlar feryadı basarlar. |
Y. Ali | Until, when We seize in Punishment those of them who received the good things of this world, behold, they will groan in supplication!
|
Words | | حتى - Until| إذا - when| أخذنا - We seize| مترفيهم - their affluent ones| بالعذاب - with the punishment,| إذا - behold!| هم - They| يجأرون - cry for help.| |
Pickthal | Till when We grasp their luxurious ones with the punishment, behold! they supplicate. |
Arberry | Till, when We seize with the chastisement the ones of them that live at ease, behold, they groan. |
Shakir | Until when We overtake those who lead easy lives among them with punishment, lo! they cry for succor. |
Free Minds | Until We take their carefree people with the retribution, then they will shout for help. |
Qaribullah | But when We seize with the punishment those of them that live in ease, they groan. |
Asad | until - after We shall have taken to task, through suffering, those from among them who [now] are lost in the pursuit of pleasures -[See surah 17:16. The particular reference, in this context, to people "who [at present] are lost in the pursuit of pleasures" contains an allusion to verse 55 above (see my explanation on verse 56 above, especially the last sentence). The "taking to task through suffering spoken of here may refer to the Day of Judgment or - as in 17:16 - to the inevitable social ruin which, in the long run, wrong beliefs and actions bring with themselves in this world.] they cry out in [belated] supplication. |
Diyanet Vakfı | En nihayet, refah ve bolluk içinde olanlarını sıkıntıya (veya azaba) uğrattığımızda, bakarsın ki onlar feryadı basarlar. |
Diyanet | Sonunda şımarık varlıklılarını azabla yakaladığımız zaman feryat ederler. |
Edip Yüksel | Varlıklılarını cezaya çarptığımızda, yakınmaya başlarlar. |
Suat Yıldırım | En nihâyet onların refaha dalıp gitmiş olanlarını azapla kıskıvrak yakaladığımızda birden feryadı basarlar. |
Yaşar Nuri Öztürk | Sonunda, servet ve refahla şımarmışlarını azapla yakaladığımızda, hemen bağırıp dövünmeye başlarlar. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Sonunda nimet içinde yaşayanlarını azaba uğrattığımız zaman feryada ve yalvarmaya başlarlar. |
Ali Bulaç | Nihayet, onların refahtan şımaran önde gelenlerini azap ile yakalayıverdiğimiz zaman, onlar hemen feryadı basacaklar. |
Süleyman Ateş | Nihayet varlıklılarını azab ile yakaladığımız zaman, hemen feryada başlarlar. |
Önceki [23:63]< >[23:65] Sonraki |