1. [11:114] | veeḳimi-ṣṣalâte ṭarafeyi-nnehâri vezülefem mine-lleyl. inne-lḥasenâti yüẕhibne-sseyyiât. ẕâlike ẕikrâ liẕẕâkirîn. | وأقم الصلاة طرفي النهار وزلفا من الليل إن الحسنات يذهبن السيئات ذلك ذكرى للذاكرين وَأَقِمِ الصَّلاَةَ طَرَفَيِ النَّهَارِ وَزُلَفًا مِّنَ اللَّيْلِ إِنَّ الْحَسَنَاتِ يُذْهِبْنَ السَّـيِّئَاتِ ذَلِكَ ذِكْرَى لِلذَّاكِرِينَ |
---|
Elmalılı | Gündüzün her iki tarafında ve gecenin saçaklarında (gündüze yakın olan saatlerinde) namaz kıl! Muhakkak ki, iyilik kötülükleri giderir. Bu ise, düşünebilenlere bir öğüttür. |
Y. Ali | And establish regular prayers at the two ends of the day and at the approaches of the night: For those things, that are good remove those that are evil: Be that the word of remembrance to those who remember (their Lord):
|
Words | | |
2. [26:64] | veezlefnâ ŝemme-l'âḫarîn. | وأزلفنا ثم الآخرين وَأَزْلَفْنَا ثَمَّ الْآخَرِينَ |
---|
Elmalılı | Ötekilerini de buraya yanaştırıvermiştik. |
Y. Ali | And We made the other party approach thither.
|
Words | | |
3. [26:90] | veüzlifeti-lcennetü lilmütteḳîn. | وأزلفت الجنة للمتقين وَأُزْلِفَتِ الْجَنَّةُ لِلْمُتَّقِينَ |
---|
Elmalılı | (O gün) Cennet müttakilere yaklaştırılmıştır. |
Y. Ali | "To the righteous, the Garden will be brought near,
|
Words | | |
4. [34:37] | vemâ emvâlüküm velâ evlâdüküm billetî tüḳarribüküm `indenâ zülfâ illâ men âmene ve`amile ṣâliḥâ. feülâike lehüm cezâu-ḍḍi`fi bimâ `amilû vehüm fi-lgurufâti âminûn. | وما أموالكم ولا أولادكم بالتي تقربكم عندنا زلفى إلا من آمن وعمل صالحا فأولئك لهم جزاء الضعف بما عملوا وهم في الغرفات آمنون وَمَا أَمْوَالُكُمْ وَلَا أَوْلَادُكُم بِالَّتِي تُقَرِّبُكُمْ عِندَنَا زُلْفَى إِلَّا مَنْ آمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَأُوْلَئِكَ لَهُمْ جَزَاءُ الضِّعْفِ بِمَا عَمِلُوا وَهُمْ فِي الْغُرُفَاتِ آمِنُونَ |
---|
Elmalılı | Halbuki sizi huzurumuza yaklaştıracak olan, mallarınız ve evlatlarınız değildir. Ancak iman edip de salih amel işleyenlere gelince, işte onların amellerine karşı kendilerine kat kat mükafat vardır. Onlar cennet köşklerinde emniyet içindedirler. |
Y. Ali | It is not your wealth nor your sons, that will bring you nearer to Us in degree: but only those who believe and work righteousness - these are the ones for whom there is a multiplied Reward for their deeds, while secure they (reside) in the dwellings on high!
|
Words | | |
5. [38:25] | fegafernâ lehû ẕâlik. veinne lehû `indenâ lezülfâ veḥusne meâb. | فغفرنا له ذلك وإن له عندنا لزلفى وحسن مآب فَغَفَرْنَا لَهُ ذَلِكَ وَإِنَّ لَهُ عِندَنَا لَزُلْفَى وَحُسْنَ مَآبٍ |
---|
Elmalılı | Biz de o zannettiği şeyi kendisine bağışladık. Şüphesiz yanımızda onun bir yakınlığı ve güzel bir dönüş yeri vardır. |
Y. Ali | So We forgave him this (lapse): he enjoyed, indeed, a Near Approach to Us, and a beautiful place of (Final) Return.
|
Words | | |
6. [38:40] | veinne lehû `indenâ lezülfâ veḥusne meâb. | وإن له عندنا لزلفى وحسن مآب وَإِنَّ لَهُ عِندَنَا لَزُلْفَى وَحُسْنَ مَآبٍ |
---|
Elmalılı | Şüphesiz ki ona huzurumuzda bir yakınlık ve güzel bir makam vardır. |
Y. Ali | And he enjoyed, indeed, a Near Approach to Us, and a beautiful Place of (Final) Return.
|
Words | | |
7. [39:3] | elâ lillâhi-ddînü-lḫâliṣ. velleẕîne-tteḫaẕû min dûnihî evliyâ'. mâ na`büdühüm illâ liyüḳarribûnâ ile-llâhi zülfâ. inne-llâhe yaḥkümü beynehüm fî mâ hüm fîhi yaḫtelifûn. inne-llâhe lâ yehdî men hüve kâẕibün keffâr. | ألا لله الدين الخالص والذين اتخذوا من دونه أولياء ما نعبدهم إلا ليقربونا إلى الله زلفى إن الله يحكم بينهم في ما هم فيه يختلفون إن الله لا يهدي من هو كاذب كفار أَلَا لِلَّهِ الدِّينُ الْخَالِصُ وَالَّذِينَ اتَّخَذُوا مِن دُونِهِ أَوْلِيَاءَ مَا نَعْبُدُهُمْ إِلَّا لِيُقَرِّبُونَا إِلَى اللَّهِ زُلْفَى إِنَّ اللَّهَ يَحْكُمُ بَيْنَهُمْ فِي مَا هُمْ فِيهِ يَخْتَلِفُونَ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي مَنْ هُوَ كَاذِبٌ كَفَّارٌ |
---|
Elmalılı | İyi bil ki, halis din ancak Allah'ındır. O'ndan başka birtakım dostlar tutanlar da şöyle demektedirler: "Biz onlara sadece bizi Allah'a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz." Şüphe yok ki Allah, onların aralarında ihtilaf edip durdukları şeyde hükmünü verecektir. Herhalde yalancı ve nankör olan kimseyi Allah doğru yola çıkarmaz. |
Y. Ali | Is it not to Allah that sincere devotion is due? But those who take for protectors other than Allah (say): "We only serve them in order that they may bring us nearer to Allah." Truly Allah will judge between them in that wherein they differ. But Allah guides not such as are false and ungrateful.
|
Words | | |
8. [50:31] | veüzlifeti-lcennetü lilmütteḳîne gayra be`îd. | وأزلفت الجنة للمتقين غير بعيد وَأُزْلِفَتِ الْجَنَّةُ لِلْمُتَّقِينَ غَيْرَ بَعِيدٍ |
---|
Elmalılı | Cennet de kötülükten sakınanlara yaklaştırılır. Zaten uzak değildir. |
Y. Ali | And the Garden will be brought nigh to the Righteous,- no more a thing distant.
|
Words | | |
9. [67:27] | felemmâ raevhü zülfeten sîet vucûhü-lleẕîne keferû veḳîle hâẕe-lleẕî küntüm bihî tedde`ûn. | فلما رأوه زلفة سيئت وجوه الذين كفروا وقيل هذا الذي كنتم به تدعون فَلَمَّا رَأَوْهُ زُلْفَةً سِيئَتْ وُجُوهُ الَّذِينَ كَفَرُوا وَقِيلَ هَذَا الَّذِي كُنتُم بِهِ تَدَّعُونَ |
---|
Elmalılı | Onu yakın görünce inkâr edenlerin yüzleri kötüleşti. Ve: "İşte çağırıp durduğunuz şey budur!" dendi. |
Y. Ali | At length, when they see it close at hand, grieved will be the faces of the Unbelievers, and it will be said (to them): "This is (the promise fulfilled), which ye were calling for!"
|
Words | | |
10. [81:13] | veiẕe-lcennetü üzlifet. | وإذا الجنة أزلفت وَإِذَا الْجَنَّةُ أُزْلِفَتْ |
---|
Elmalılı | Ve cennet yaklaştırıldığında, |
Y. Ali | And when the Garden is brought near;-
|
Words | | |