1. [44:28] | keẕâlik. veevraŝnâhâ ḳavmen âḫarîn. | كذلك وأورثناها قوما آخرين كَذَلِكَ وَأَوْرَثْنَاهَا قَوْمًا آخَرِينَ |
---|
Elmalılı | İşte böylece biz onları başka bir kavme miras bıraktık. |
Y. Ali | Thus (was their end)! And We made other people inherit (those things)!
|
Words | | كذلك - Thus.| وأورثناها - And We made it (an) inherit(ance)| قوما - (for) a people| آخرين - another.| |
Pickthal | Even so (it was), and We made it an inheritance for other folk; |
Arberry | Even so; and We bequeathed them upon another people. |
Shakir | Thus (it was), and We gave them as a heritage to another people. |
Free Minds | Thus it was!; and We caused another people to inherit it. |
Qaribullah | As such (it was). And We made other people inherit them. |
Asad | Thus it was. And [then] We made another people heirs [to what they had left], |
Diyanet Vakfı | İşte böylece biz de onları başka bir topluma miras bıraktık. |
Diyanet | Bu böyledir; onları başka bir millete miras bıraktık. |
Edip Yüksel | Böylece hepsini başka bir topluluğa miras bıraktık. |
Suat Yıldırım | İşte böyle oldu! Sonra bütün bunları, başka bir topluma miras bıraktık. Merhamete lâyık olma haklarını kaybettiklerinden, perişan hallerine gök de ağlamadı, yer de ağlamadı. Artık onlara yeni bir mühlet de verilmedi. [26,59; 7,137] |
Yaşar Nuri Öztürk | İşte böyle! Onlara başka bir toplumu mirasçı kıldık. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Böyle işte ve onları miras verdik bir başka topluluğa. |
Ali Bulaç | İşte böyle; Biz bunları başka bir kavme miras olarak verdik. |
Süleyman Ateş | İşte böyle oldu ve biz onları başka bir topluma miras verdik. |
Önceki [44:27]< >[44:29] Sonraki |