1. [44:27] | vena`metin kânû fîhâ fâkihîn. | ونعمة كانوا فيها فاكهين وَنَعْمَةٍ كَانُوا فِيهَا فَاكِهِينَ |
---|
Elmalılı | Ve içinde eğlenip durdukları nice nimetler ve refah! |
Y. Ali | And wealth (and conveniences of life), wherein they had taken such delight!
|
Words | | ونعمة - And pleasant things| كانوا - they used to| فيها - therein| فاكهين - take delight!| |
Pickthal | And pleasant things wherein they took delight! |
Arberry | and what prosperity they had rejoiced in! |
Shakir | And goodly things wherein they rejoiced; |
Free Minds | And blessings that they enjoyed? |
Qaribullah | and good things in which they took delight. |
Asad | and [all that] life of ease in which they used to delight! |
Diyanet Vakfı | Ve zevkü sefa sürdükleri nice nimetler! |
Diyanet | Orada nice bahçeler, pınarlar, ekinler, güzel konaklar, eğlenip durdukları nimetler bırakmışlardı. |
Edip Yüksel | Ve içinde sefa sürdükleri nice nimetler... |
Suat Yıldırım | Geride neler bırakmadılar neler!... Ne bağlar, bahçeler, ne pınarlar, ne çiftlikler... Ne güzel güzel konaklar, ne makamlar, içinde zevk-u safa sürdükleri ne nimetler!... [26,59; 7,137] |
Yaşar Nuri Öztürk | İçinde zevk sürdükleri nice nimetler. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Ve bolbol yeyip geçindikleri nice nimetler. |
Ali Bulaç | Ve içlerinde 'sevinç ve mutluluk içinde' yaşadıkları nimetler, |
Süleyman Ateş | Ve zevkü sefa sürdükleri nice ni'metler! |
Önceki [44:26]< >[44:28] Sonraki |