1. [44:13] | ennâ lehümü-ẕẕikrâ veḳad câehüm rasûlüm mübîn. | أنى لهم الذكرى وقد جاءهم رسول مبين أَنَّى لَهُمُ الذِّكْرَى وَقَدْ جَاءَهُمْ رَسُولٌ مُّبِينٌ |
---|
Elmalılı | Onlar için bunu düşünüp öğüt almak nerede? Oysa kendilerine gerçeği açıklayan bir de peygamber gelmişti. |
Y. Ali | How shall the message be (effectual) for them, seeing that an Messenger explaining things clearly has (already) come to them,-
|
Words | | أنى - How can| لهم - (there be) for them| الذكرى - the reminder,| وقد - when verily,| جاءهم - had come to them| رسول - a Messenger| مبين - clear.| |
Pickthal | How can there be remembrance for them, when a messenger making plain (the Truth) had already come unto them, |
Arberry | How should they have the Reminder, seeing a clear Messenger already came to them, |
Shakir | How shall they be reminded, and there came to them an Messenger making clear (the truth), |
Free Minds | How is it that now they remember, while a clarifying messenger had come to them? |
Qaribullah | But how will they avail themselves of the Reminder, when a clear Messenger had already come to them |
Asad | [But] how shall this remembrance avail them [at the Last Hour], seeing that an apostle had previously come unto them, clearly expounding the truth, |
Diyanet Vakfı | Nerede onlarda öğüt almak? Oysa kendilerine gerçeği açıklayan bir elçi gelmişti. |
Diyanet | Nerde onlarda öğüt almak? Kendilerine gerçeği açıklayan bir peygamber gelmişti ve ondan yüz çevirmişler, "Belletilmiş bir deli" demişlerdi. |
Edip Yüksel | Mesaja aldırış etmediler. Halbuki kendilerine apaçık bir elçi gelmişti. |
Suat Yıldırım | Onlar nerede, iman nerede! Onlar ibret alan, hisse kapan insanlar değil.Böyle olmadıkları için, gerçekleri apaçık anlatan Peygamber geldiği halde ona sırtlarını döndüler de: “Bu, başkaları tarafından bir şeyler belletilmiş delinin teki!” dediler. |
Yaşar Nuri Öztürk | Nerede onlarda öğüt almak? Yemin olsun, delillerle açıklayan bir resul gelmişti onlara. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Siz neredesiniz, öğüt alma nerede ve andolsun ki onlara, her şeyi açıklayan bir Peygamber geldi de. |
Ali Bulaç | Onlar için öğüt alıp-düşünmek nerede? Onlara, açıklayan bir elçi gelmişti. |
Süleyman Ateş | Artık onlar nasıl düşünüp öğüt alacaklar (öğüt alma zamanı geçti)? Oysa kendilerine apaçık bir elçi gelmişti. |
Önceki [44:12]< >[44:14] Sonraki |