1. [20:58] | felene'tiyenneke bisiḥrim miŝlihî fec`al beynenâ vebeyneke mev`idel lâ nuḫlifühû naḥnü velâ ente mekânen süvâ. | فلنأتينك بسحر مثله فاجعل بيننا وبينك موعدا لا نخلفه نحن ولا أنت مكانا سوى فَلَنَأْتِيَنَّكَ بِسِحْرٍ مِّثْلِهِ فَاجْعَلْ بَيْنَنَا وَبَيْنَكَ مَوْعِدًا لَّا نُخْلِفُهُ نَحْنُ وَلَا أَنتَ مَكَانًا سُوًى |
---|
Elmalılı | "O halde biz de senin sihrin gibi bir sihirle sana geleceğiz (karşına çıkacağız); şimdi bizimle senin aranda bir vakit ve bir buluşma yeri tayin et ki; ne senin, ne bizim caymayacağımız uygun bir yer olsun." |
Y. Ali | "But we can surely produce magic to match thine! So make a tryst between us and thee, which we shall not fail to keep - neither we nor thou - in a place where both shall have even chances."
|
Words | | فلنأتينك - Then we will surely produce for you| بسحر - magic| مثله - like it.| فاجعل - So make| بيننا - between us| وبينك - and between you| موعدا - an appointment,| لا - not| نخلفه - we will fail it| نحن - [we]| ولا - and not| أنت - you,| مكانا - (in) a place| سوى - even."| |
Pickthal | But we surely can produce for thee magic the like thereof; so appoint a tryst between us and you, which neither we nor thou shall fail to keep, at a place convenient (to us both). |
Arberry | by thy sorcery? We shall assuredly bring thee sorcery the like of it; therefore appoint a tryst between us and thee, a place mutually agreeable, and we shall not fail it, neither thou.' |
Shakir | So we too will produce before you magic like it, therefore make between us and you an appointment, which we should not break, (neither) we nor you, (in) a central place. |
Free Minds | "We will bring you a magic like it, so let us make an appointment between us and you which neither of us will break, a place where we both agree." |
Qaribullah | We will indeed bring sorcery similar to yours. Appoint a meeting place between us and you, in a place which is agreeable to both which neither we nor you shall not fail (to keep). ' |
Asad | In that case, we shall most certainly produce before thee the like thereof! Appoint, then, a tryst between us and thee - which we shall not fail to keep, nor [mayest] thou -at a suitable place!" |
Diyanet Vakfı | Öyle ise, muhakkak surette biz de sana, aynen onun gibi bir büyü getireceğiz. Şimdi sen, seninle bizim aramızda, ne senin, ne de bizim muhalefet etmeyeceğimiz uygun bir yerde buluşma zamanı ayarla. |
Diyanet | And olsun ki Firavun'a bütün delillerimizi gösterdik de yalan sayıp kabulden çekindi ve: "Ey Musa! Sihirbazlığınla bizi yurdumuzdan çıkarmaya mı geldin? Şimdi biz de seninkinin benzeri bir sihri sana göstereceğiz. Bizimle senin aranda bir vakit tayinet ki sen de biz de düz bir yerde bulunalım da caymayalım" dedi. |
Edip Yüksel | "Biz de sana benzer bir büyü göstereceğiz. Her iki taraf için de uygun olan yerde ne senin ne de bizim caymayacağımız bir randevu zamanı belirle. " |
Suat Yıldırım | “Sen,” dedi, “sihirdeki maharetinle bizi yerimizden yurdumuzdan çıkarmak için mi geldin ey Mûsâ!”“O halde bilmiş ol ki biz de seninki gibi bir sihirle karşı koyacağız.” “Şimdi sen, bizim de senin de caymayacağımız uygun bir buluşma vakti tayin et, düz, geniş bir alanda karşılaşalım!” |
Yaşar Nuri Öztürk | "Seninki gibi bir büyü, biz de mutlaka sana getireceğiz. Seninle bizim aramızda öyle bir buluşma yeri ve zamanı belirle ki, ne biz cayalım ne de sen. Herkese uygun bir yer olsun." |
Abdulbaki Gölpınarlı | O halde biz de onun gibi bir büyü yaparak karşı geleceğiz sana, aramızda bir buluşma yeri ve vakti tayin et de sen ve biz, vaadimizden caymayalım, buluşalım orada, hem de ikimize de müsavi mesafede, münasip bir yer olsun orası. |
Ali Bulaç | "Madem böyle, biz de sana buna benzer bir sihirle geleceğiz; şimdi sen, bir 'buluşma zamanı ve yeri' tespit et, bizim de, senin de karşı olamayacağımız açık, geniş bir yer olsun" dedi. |
Süleyman Ateş | Biz de mutlaka sana o(se)nin (büyün) gibi bir büyü getireceğiz. Sen şimdi seninle bizim aramızda bir buluşma zamanı ve yeri tayin et; ne senin, ne de bizim caymayacağımız uygun bir yer olsun. |
Önceki [20:57]< >[20:59] Sonraki |