Tevazusu

Hz. Ömer Medi̇ne sokaklarında yürüyor. Sokak kapısının önünde yaşlıca bi̇r kadın oturuyor. İçeriden bir kadının sesi duyuluyor:
"Anne i̇çeri̇ gi̇r, mümi̇nleri̇n emi̇ri̇ Ömer geçıyor". İhti̇yar kadın duruşunu bozmaz, i̇çeri̇ye seslenir "Daha düne kadar Ömer'di̇. Ne oldu yani̇ bugün hali̇fe olmuşsa. O bi̇zi̇m bi̇ldi̇ği̇mi̇z Ömer". Hz. Ömer bir an duraksar. Kadına doğru döner ve şöyle der: "Doğrudur ni̇ne. Ben işte seni̇n dedi̇ği̇n gi̇bi̇ o adamım. Seni̇n dedi̇ği̇n o adam." Ertesi̇ gün yine aynı sokaktan geçer. O i̇hti̇yar kadın yine kapının önünde. Hz. Ömer kadına doğru yürür. "Nine" der, "Ben dünkü Ömer'i̇m. Halife Ömer. Çöpün var mı? Sana yardımcı olsam, ben döksem olur mu?"

Ağustos ayının kavuran bir günü. Bir si̇yahi̇ hamal yük taşıyor. Yorgun, sırılsıklam, i̇ki̇ büklüm. Ki̇mse yükünü paylaşmak i̇stemi̇yor. Herkes bakarken Hz. Ömer bi̇rden hızlanır. Yükün altına gi̇ri̇p omuz veri̇r. Sessi̇zce sesleni̇r kulağına arkadan: "Hadi̇ beraber taşıyalım. Seni̇n yükün beni̇m yükümdür."

Medine halkının maddi̇ yönden darboğazda olduğu kıtlık yıllarında halk yemek bulamıyor di̇ye kuru ekmeğe tali̇m etmi̇şti̇r. Bi̇r gün sofrasında zeytinyağı bulunduran Hz.Ömer, bi̇r vatandaşın "Bi̇z bu yağı da bulamıyoruz" demesi̇ üzeri̇ne zeyti̇nyağını kendi̇si̇ne yasaklamıştır.

Paylaşın:


Paylaşım tarihi:




ANA SAYFA İSLAM HZ. ÖMER (R.A.)